MUTLU ET KENDİNİ
Geçirdi çaşnigir-i felek
ol denlü vakti kim
Neval-i arzu meydana geldi
işteha gitti
Nabi
Yani, büyük divan şairi Nabi diyor ki ‘’ çeşnici başı olan felek benim arzu ettiğim, istediğim yemeği sofraya getirmeyi o kadar geciktirdi ki, sonunda istediğim yemek sofraya geldi ama bende yiyecek iştah kalmadı.’’
Peki, bunu ne zaman diyor? : çok kudretli, çok itibarlı, çok zengin ama çok yaşlı bir paşanın; çok genç ve güzel eşini görünce…
***
Hayat
böyle bir şey galiba. Bir şeyi çok istiyoruz, çok arzuluyoruz, mutluluğumuzu
(O) na bağlıyoruz ama istediğimizi elde edince, arzumuz sönüyor, iştahımız
kalmıyor.
Hayatta
mutlu olmak neredeyse dünyada en önemli hedef haline geldi. Artık mutluluk
çeşitli bilimsel yöntemlerle ölçülüyor, binlerce kişilik denekler üzerinde
araştırmalar yapılıyor, ülkelerin mutluluk endeksleri belirleniyor, mutluluk çeşitli
şekillerde tanımlanıyor da! Ama acaba mutluluğun ne olduğunu tam olarak biliyor
muyuz yoksa haz alma ile mi özdeşleştiriyoruz.
En
basit tanımıyla mutluluk olumlu pozitif duygular hissetmektir.
Bizlerde
mutlu olmayı hedefliyoruz ve sahip olmayı istediğimiz ve isteyeceğimiz birçok
şey bize ödül olarak mutluluğu vaat ediyor. Bana sahip olursan mutlu olacaksın!
Reklamlar gün boyu televizyonda, internette, otobüs beklediğimiz durakta, çevirdiğimiz dergi yapraklarında, elimize aldığımız gazete sayfalarında hiç durmadan karşımıza çıkıyor avaz bağırıyor “ bana bak, beni al, bana sahip, ol sen buna layıksın, sen buna değersin, sen böyle olmalısın”
Arka
fonda hazla gülen yüzler, kahkaha atan gençler, koşturan çocuklar, mutlu
sofralarda mutlu! Mutlu! Yemek yiyen
mutlu aileler! Ve altta reklamı yapılan ürün, marka veya herhangi bir haz
nesnesi.
O
reklamı yapılan ürün bilinçaltımıza bir mesaj gönderiyor. ‘’beni alırsan, beni tüketirsen,
beni kullanırsan sende arka fonda görülen kimseler gibi mutlu olacaksın”.
Ve
bizler de mutluluğu, sahip olduğumuz değil de, sahip olmayı arzuladığımız ya da
arzuladığımızı zannettiğimiz, zannettirildiğimiz! Şeylere bağlıyoruz.
Ya
da Kendimize hedefler belirliyoruz, rotalar çiziyoruz o hedefe ulaştığımız
zaman mutlu olacağımızı düşünüyoruz. Belirlediğimiz hedefler, nesneler renkli
bir balon gibi tepede göz kırpıyor, tüm albenisiyle el ediyor “tepeleri aş da gel,
bek ben buradayım” diye sesleniyor.
Var
gücümüzle koşturuyoruz, çabalıyoruz, uğraşıyoruz ve elimizi değdiğimizden kısa
bir süre sonra, uzaklardan bir başka balon el ediyor veee…
Elimizde ki parlak nesne, patlak bir balona
dönüşüyor, tüm hevesimiz kaçıyor. Oyuncak mağazasında, annesine zorla aldırdığı
araba elindeyken, bir başka oyuncağı göstererek, var gücüyle feryat eden
yaramaz bir çocuk gibi, yönümüzü yeni hedefimize dönüp, “neden benim de yok?” diye hayıflanmaya başlıyoruz.
Zira
araştırmalar gösteriyor ki insan, en çok arzu ettiği şeyi elde ettikten en
fazla bir sene sonra, aynı mutluluk seviyesine geri dönüyor. Ve yine
araştırmalar gösteriyor ki içinde bulunulan şartlar, mutluluk seviyesini, en fazla % 10 seviyesinde etkiliyor.
Yani
mutluluğu sahip olduğunuz değil de olmayı hedeflediğiniz şeylere bağlarsanız,
ömür boyu serap peşinde koşarsınız
Yani
aslında mutluluk nesnelerde, hedeflerde değil kafanızda bitiyor.
Yani
aslında mutluluk, elinizin hemen altında, avuçlarınızın içinde. Yeter ki
görmeyi bilin, yeter ki farkına varın. Ve görün ki sizin şu anda sahip
olduğunuz şeylere ulaşmak için, neleri feda etmeye hazır, nice insanlar var.
Bunun
yolu da durup dinlenmekten, elindekileri gözden geçirmekten, sahip olduklarının
değerini fark etmekten geçiyor
Farkına
varmaktan! Farkında olmaktan! farkındalıktan! Geçiyor
Çok güzeldi, kalemine sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Emre Bey..Beğenmenize sevindim.
YanıtlaSilEline sağlık cam güzeli, yazı da, hikaye de çok uyumlu ve güzel. Paşanın genç eşi muhtemelen parası için evlenmiştir:))))mutluluk aslında hiç zor değil. Bir kedinin mırlayarak gözlerimizin içen bakıp 'seni seviyorum' demesi bile mutluluk. Ama dünya o kadar şiddet ve acı dolu bir yer ki, sürekli mutsuzluk içinde mutlu olmaya çalışıyoruz. :(
YanıtlaSilElimizdekilerin farkına varıp mutlu olduğumuz anları kaçırmamaya özen göstermek, belkide küçük şeylerden dahi mutlu olabilmek en güzeli. Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilMutluluğun formülü olsaydı bu kapitalist sistem onu da şişeleyip bize satardı 🙃
YanıtlaSilYaşamak Güzel Şey filminden bir söz bu filmi öneririm💟
Her şeyi öğrendiğimiz gibi ,her şeye rağmen mutluluğu da öğrenebiliriz diye düşünüyorum Müjde abla
YanıtlaSil"Ebem kuşağı" evet aslında etrafımızda küçük zannettiğimiz ,ama aslında kocaman olan öyle şeylere sahibiz ki, tek eksiğimiz onları farketmek
YanıtlaSil"Gözlerinden Öper" mutluluğun formülü var aslında.Şükür ki şişelenecek bir şey değil de ,hepimiz için ulaşılabilir hala...
YanıtlaSilMutluluk beklentilerle ters orantılı bence beklentiler azaldıkça mutluluk çoğalıyor...Emeğinize kaleminize sağlık çok güzel anlatmışsınız... Paşayıda kınıyorum:)
YanıtlaSil"Gamze Akcan"haklısınız.Beklentiler ne kadar büyük olursa ,tabi karşılanma ihtimali de o kadar azalıyor.Ama mutlu olmaya yetecek o kadar çok "küçük" şey varki
YanıtlaSilAkşam başımı yastığa koyduğumda vicdanım rahatsa işte bu en büyük mutluluk. Mutluluğu ne geçmişte yad etmeli, ne de gelecekten beklenmeli. Tam nefes aldığımız şu anda mutluluk. Tadını çıkarmak dileği ile en kocaman sevgiler.
YanıtlaSilayy baksana ben mesela mutsuzluğu hiç anlayamam algılayamam kiii :)
YanıtlaSil"anne mutfak perisi" evet anı yaşamayı öğrenmek, mutluluğu yaşamanın anahtarı.Ne güzel siz işi çözmüşsünüz..
YanıtlaSil"deeptone" ya bu pozitiflik ile mutsuz olsan şaşardım zaten..Mutsuzluk hiç yanına uğramasın inşallah..
YanıtlaSilHer istediğimiz olsaydı o zaman da mutlulugun bi anlamı olmazdı.Her şey ayarında daha iyi.
YanıtlaSil"İpek Ka" istediklerimizle değil ,elimizdekilerle mutlu olmayı bilmek en kolayı aslında
YanıtlaSilMerhaba
YanıtlaSilCam Güzeli, mutluluğu tanımı söyle yapmışsınız mutluluk olumlu pozitif duygular hissetmektir.
Bize biz yapan duygularımız değil midir ? kainatta var olma nedenlerimizden bir tanesi değil midir ? Sadece bunları biz akıl yolu ile yönelte biliyoruz değil mi ?
Demem o ki, mutlu olmak, çevremize pozitif enerji yaymak, her zaman her alanda ve her yerde mümkün olmaya biliyor. Çünkü insan duygusal bir varlık yaşamımızda acıda var mutlulukta var, neşede var, hüzünde var.
Sadece mutluluğa kendimize endekslediğimiz zaman bir başkasının bakış açısına giremeyiz empati yeteneğimizi geliştiremeyiz diye düşünüyorum.
Bir insan ben hep mutluyum, pozitifim, neşeliyim, konuşkanım, güler yüzlüyüm derse ben de sadece o zaman o kişiye sen iki yüzlüsün derim.
Kendisini ve çevresindekileri çok güzel kandırabilen bir varlık olarak görürüm.
Burada dediğiniz gibi Farkına varmaktan !,farkında olmaktan !,farkındalıktan ! geçiyor. Çünkü hayat her zaman güllük gülistanlık değil.
Sokratesin dediği gibi konuş ki seni görebileyim.
Bunu yapmasını okuyucularımızdan isterken sizinde ne yaptığınızın önemli olduğunu sakın unutmamak gerekir.
İstatistiklerin var olduğunu sanırım bütün blog yazarları farkındadır. Nedense tek taraflı yorum bırakmak, iletişim kurmak, okuduklarımız hakkında düşüncelerimizi paylaşmalarını istemeleri doğal karşılanıyor. Ben de bunu anlamış değilim.
Aslında yorum bırakmadan da kim olduklarını çok güzel anlayabiliyoruz. Mesela ben ilk defa blog sayfanızı ziyaret ettim yazmış olduğunuz konu hakkında düşüncelerimi hür ve özgür bir şekilde etik kurallar çerçevesinde paylaştım.
Blog sayfanız dan çıkarken de gcf'ye üye olup çıkacağım. Bunu yapmak bir blog yazarı yapan kişiler için çokta zor olmasa gerek. Belki de düşüncelerimi ve yorumlarımı beğenmemiş de olabilirsiniz. Ona da saygı duyarım. Çünkü herkesin beni beğenmesi gerekmiyor. Tıpkı mutluluk gibi.
En fazla benim blog sayfama giriş yapmazsınız ve benimle iletişim kurmazsınız. Bu benim özgünlüğüme zarar vermez sadece benim mutlu olmama sağlar.
Çünkü as olan benim blog sayfam değil. Benim ve bizim mutluluğumuzdur.
Çok fazla yer kapladığım için özür dilerim. Yaşamınızda ve blog sayfanızda başarılar dilerim.
Saygılarımla.
"Abdullah Tığ" Bey hoş geldiniz.Derinlikli yorumunuz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilYazımda mutluluk için yapılan tanımlamalardan en yalın olanı tercih ettim.Evet insan bir çok duygusal bileşenlerden oluşan bir varlık."Etkili İletişimin" temelini de duygularını tanımak ve tanımlamak oluşturuyor.Günümüzde üzerinde çokça konuşulan ve önemsenen bir duygu olduğu için mutluluk ile başladım.İlerleyen zamanlarda farklı konulara da temas etmeyi düşünüyorum.
İstatistik konusu ufak bir espiriydi sadece.Yazılarımızı kimin ya da hangi üyenin okuduğunu ,okuduğu hakkında ne düşündüğünü bilmek ancak yorumlarla mümkün.Ben de bunu önemsediğim için,okuyucularımdan yorum beklediğimi ifade ettim.Bu da bir teklif sadece.
Vakit ayırıp okuduğunuz ve duygularınızı paylaştığınız için teşekkür ederim.Hayat ve blog yolculuğunuzda başarılar diliyorum.
Yazınızı severek okudum, "Mutlu olmayı bize bırakmıyorlar ki; nasıl mutlu olalım" demek geldi içimden.
YanıtlaSilMutluluk dileklerimle hoşça kalın. :)
emeğinize sağlıkk :) bu arada keşif etkinliğinden geldim takipteyim, bende beklerim sizi :)
YanıtlaSilEtkinligime katildigin için tesekkür ederim. Her iki blogumla da takipteyim 😊
YanıtlaSilMerhaba Camgüzeli; gelmeye ancak fırsat bulabildim. Camgüzeli en sevdiğim çiçektir, cıvıl cıvıl açar hiç durmadan. Siz de bu ismi seçtiğinize göre camgüzeli sizi etkilemiş.
YanıtlaSilBlog tanıtım yazınız çok etkileyici, mecazi anlamda mı? pencere önünde bekleniyor yada gerçekten mi? İçinde yaşlı birini taşımak bazen zor gelir insana....
Diğer yazılarınızı ilk fırsatta göz atacağım, sizi merak ettim.
Mutluluğa gelince; insanın elindekilerin değerini bilmesidir bence.
Sevgiler
Neredesin cam güzel huuu?:))))umarım her şey yolundadır, özledim. Sevgilerimi bıraktım. :)
YanıtlaSilbayram tatilinden yeni döndün blogunu açtıın :)
YanıtlaSil"Halil Gönül" Bey ,bize bırakmayanlara rağmen, değer verdiğimiz şeyleri bizde bırakmayalım derim ben
YanıtlaSil"Mutlu Yaşam" ziyaretiniz sayesinde ben de sizin blogunuzu keşfettim..Sevgiyle kalın...
YanıtlaSil"Derya" etkinlik için ben de teşekkür ederim.Bu sayede bir çok güzel blog tanıdım.Başarılar diliyorum..
YanıtlaSilSevgili "Türkan" gelmene sevindim.Pencere önünde oturmayı metafor olarak kullandım.Hayatı ve insanları seyrediyorum anlamında.İçimdeki yaşlı teyzeyle de iyiyiz,arkadaşlık ediyor bana :))
YanıtlaSilEvet eldekilerin değerini bilmek mutluluğun anahtarı...
"Bücürük ve Ben"
YanıtlaSilGeldim ,geldim Müjde abla .Ben de sizleri özledim :))
Bıraktığın yerden de sevgilerini aldım.Ne güzel !! kollarım sevgiyle doldu...
Ayy "Deep" ne güzelmiş geldiğimin hemen fark edilmesi.Kocaman sevgilerimi yolluyorum..
YanıtlaSilYorum bırakan sevgili blogger arkadaşlarım.Bilmem neden,galiba teknik bir sorun.Yanıtla butonum çalışmıyor.O yüzden yorumlarınızın altına değil ,yorum ekle kısmından cevap verebiliyorum.
YanıtlaSilAffınızı istirham ederim efendim :))
:)
YanıtlaSilGüzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel bir yazı olmuş teşekkürler:)
YanıtlaSilMutluluk kavramı yıllarca süren bir kavram değil.Anlardan oluşuyor mutluluk.Dilerim bu anların sayısını arttırabiliriz :) Sevgilerimle :))
YanıtlaSil"Huzur Mutluluk"
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Beğenmene sevindim.
"Hayat Cıvıltısı"
YanıtlaSilSağolasın .Ben de teşekkür ederim.
"Daha Mutlu Yaşam"
YanıtlaSilAh evet ,"artık mutluyum,bunda sonra da mutlu olurum" diye bir şey yok maalesef.Devamı için emek vermek gerekiyor..
Bil mukabele sevgilerimi yolluyorum...