8 Ocak 2018 Pazartesi

BURALARI KOMPLE (!) TEORİ



Ya kanka biliyon mu, tüm dünyayı illümünati diye bi örgüt yönetiyormuş. Sembolü de gözmüş. Her yerde gözüm üstünüzde anlamına geliyormuş…

Biliyom, hani avuç içindeki kocaman tek göz. Ama o el Fadimana eli değil mi?

Öyle zaten, onunla da Müslümanlara diyormuş ki, hepiniz benim avucumdasınız.

Ya bi de piramit tar. Te Firavunlar zamanından beri sizi biz yönetiyoz diyomuş, o piramitlede.

***

Ya kardo biliyon mu? Bu Amerika da bi gâvur aile varmış. Roşildler diye bütün dolarları onlar basıyolarmış, Doların üstünde de, 11 Eylül’de Gökdelenlere uçakların çarpmasının resmi varmış. Böyle sekize katlayıp, ayın on dördünde tersinden ayrışığına bakınca görünüyormuş.

Bilyom biliyom, o ailenin en başı da yaşlanıp ölmemek için, gençlerin kanını kendi kanıyla değiştiriyormuş. Hem de canlı canlı.

***

Bu Amerikalıların bi silahı varmış. Tüm tabiat olaylarını kontrol ediyorlarmış, sel, yağmur, tusunami falan yaptırabiliyorlarmış

Tabi biliyom, hatta Clinton gelip, Erkan bebeğe burnunu sıktırsın da algı yapsın diye, Gölcük depremini de onlar yapmış.

*** 

Alman Naziler altınlarını Libya’da çöle gömmüşler. Kaddafi tam bulmuş çıkaracakken onu devirmiş küresel güçler. Altınları da almışlar…

***

Ve daha niceleri… Son zamanlarda komplo teorilerine pek bir merak saldık. Sadece biz de değil Tüm dünyada bu şekilde teoriler, şehir efsaneleri dolaşıyor. Bunların ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilmiyorum. Aslında gerçek olmaları da ihtimal dâhilinde.

Sonuçta paranoyak olmak takip edilmediğin anlamına gelmez.

Bunları bilmiş olmamızın bize ne katkısı var, onu düşünürken, aslında bize bayağı bir katkısının olduğunu gördüm. Beyin jimnastiği oluyor en azından. Bir olay oluyor, beyinler 1000 beygir kuvvetinde motor gibi çalışmaya başlıyor. Dış mihraklar, üst akıl, emperyal güçler bu işin neresinde? Bulmaca çözmek kadar zevkli. Kesin Alzheimer’i falan da önlüyordur.

                Bu arada bu komplo teorilerinin ne kadar fonksiyonel olduklarını da fark ettim.

 Hem bu teorilere konu olan gelişmiş devletler, hem de bu komplolara muhatap olan gelişmekte olan ülkeler açısından gayet kullanışlı. Her işe yarayan İsveç çakısı gibi mübarek. Aynen ilkel toplulukların açıklayamadıkları tabiat olayları ve fizik kanunlarını, doğaüstü ve fizikötesi güçlere izafe etmeleri gibi. Hani mitolojideki Tanrı Zeus’un etrafındaki çeşit çeşit tanrılar gibi. Anlayamadığın sosyal ve ekonomik olaylara bir komplo teorisi uyarla tamamdır. Uygun birisini bulamazsan da uydur geç, Hem de havan olur…

Kavgaya hazırlanan iki delikanlıyı düşünün omuzlarını kaldırıp, nasılda kabarırlar. Ya da ellerini bellerine koymuş iki kadın, beden dilleriyle kavga etmek üzere olduklarını belli ederler. Bu tabiatta kavga edecek hayvanların yaptığının, insan versiyonu olan “alan genişletme” hareketidir. Devletlerde aynı insanlar gibi hasımlarını korkutmak için daha büyük, daha güçlü görünmeye çalışırlar. Caydırıcı güçtür etkili olan. Soğuk savaş dönemindeki “çeyiz seren yeni gelinler “ gibi,  tüm silahlarını milli bayram kutlama bahanesiyle sergileyen devletler, dosta güven, düşmana korku salmak amacıyla bu geçit törenlerini yapardı.

Ama soğuk savaş bitti artık farklı mücadele yöntemleri söz konusu. Psikolojik yöntemler, algı operasyonları kullanılıyor. Hah tam da o halkımızın dediği gibi. Ama onların zannettiği şekilde değil.

Bu “üst akıl, küresel güçler, algı operasyonları, toplum mühendisliği ,” aslında en çok komplolarından sakınmak gerektiğini düşündüğümüz ülkelerin işine yarıyor. Gelişmiş ülkelerin diğer ülkelere verdiği “gözüm üstünüzde, ne yapsanız biliyorum”  mesajıyla ve abartılı güç gösterisiyle sinsi bir yıldırma taktiğine dönüşüyor. Kulaktan kulağa yayılırken viral reklam haline geliyor, sonrasında gelişmekte olan ülke insanları için, etraflarında onları kuşatan görünmeyen cam bir duvar inşa ediyor. Kendileri de var olduklarından daha güçlü, daha akıllı adeta yenilemez mitolojik, fantastik bir güce dönüşüyorlar.

Bu algı “Her taraftan kuşatıldık zaten, biz ne yapsak haberleri var, zaten bizim gelişmemize, ilerlememize izin vermezler, ne yapsak engel olacaklar “şeklinde psikolojik bir baskıya dönüşüp çalışma başarma şevklerini kırıyor.

***

Gelişmekte olan ülkeler açısından ise bireysel olarak daha da kullanışı. Her türlü tembellikte, başarısızlıkta bahanen hazır. Biz neler, neler yaparız da küresel güçler engelliyor”. Hoca bana taktı diyen tembel öğrencinin büyümüş versiyonu.

Duyu organların neler desen sayamayacak adamın algı yönetiminden bahsetmesi, vücudundaki sistemleri anlat desen öylece bakacak bakkal amcanın küresel sistemleri anlatması, komşu esnafla geçinemeyen kahveci emminin dış politikada diplomasi dersi vermesi, onlar açısından ne kadar tatmin edici düşünsenize.

Âlemin kerli ferli uzmanlarının kurduğu tuzakları fark edip, büyük resmi görmesi ne kadar da havalı. Vay be…

Ne gerek var onca bilim insanına kürsülere kitaplara, üniversitelere.

Bak teknik üniversiteler bir yere kadar gerekli. Bina falan yapıyorlar. Cep telefonlarını, uçakları üretemeseler de tamir ediyorlar. Tıp da gerekli. Hasta olsak nereye gidelim…

Ama dünyanın en gereksiz insanları sosyal bilimciler. İşleri güçleri laf. Hadi siz de kurun bi komplo da görelim boyunuzun ölçüsünün. Ha! Bide sanatçılar… Dizi oyuncuları, fantezi ve pop şarkıcıları falan değil ama! Ressamlar, tiyatrocular, klasik müzik icracıları, sinemacılar, yazarlar falan.

Sen anca oku ama bakkal emminin gördüğü büyük resmi göreme, peeh! Senin okuduğunun, o kitabını yazar, hayat üniversitesinde.

Hele gel bi, kahvede okeye dön, nasılda aydınlanıyorsun, algıların, çakraların falan açılıyor.

Son sözüm küresel güçlere, dış mihraklara, derin yapılara. Ve burada istihdam edilen uzmanlara. Ayıptır günahtır. Devletleriniz size o kadar para döküyo, masraf yapıyo. Şunun şurasında kuracağınız bir komplo. Onu da yüzünüze gözünüze bulaştırıyorsunuz. Bu kadar çabuk çözülen komplo planı mı olur ya!

Ya da boş verin, boşuna uğraşmayın, benim kahvedeki Memed emmim yemiyo bunları…

 

 

 





1 Ocak 2018 Pazartesi

BEN KİMİM ? (ETKİLİ İLETİŞİM)


           JOHARİ PENCERESİ


BEN KİMİM

ETKİLİ İLETİŞİM: JOHARİ PENCERESİ

Doğu edebiyatında aptallığı anlatmak için kullanılan bir tabir vardır ”Hebenneka gibi”. Kimdir bu Hebenneka?

Vakti zaman da ahmaklığı ile meşhur Hebenneka isimli bir adamcağız varmış. Tüm gün boynunda bir çanla gezer, gece yatarken bile boynundan o çanı çıkarmazmış. Soranlara da “bu çan kendimi bulmam için, ben o çanın sesiyle kendimi kaybetmiyorum diyormuş”

Bir gün muzip adamın biri, gece uyurken Hebennekanın boynundaki çanı çıkarıp kendi boynuna asmış. Sabah uyanan Hebenneka çanı boynunda bulamayınca panikle bağırmaya başlamış. Onun sesini duyan muzip adam gelip karşısına geçmiş. Zavallı Hebenneka elini tekrar boynuna götürmüş sonrada karşısındaki adamın boynunda sallanan çana bakmış. Şaşkın şaşkın mırıldanmış

-İyi de sen ben isen, ben kimim?

***

Peki, biz kimiz? Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Kendimizi tanımanın yolu yöntemi var mıdır?

Hayat kalitemizi önemli ölçüde arttıran etkili iletişim temeli kişi içi iletişimdir. Diğer bir ifadeyle kişinin kendini tanıması, öz benliğinin farkında olmasıdır. Eğer kişi neyi neden yaptığının farkındaysa ve davranışlarını açıklaya biliyorsa kendisi hakkında bilgi sahibidir.

İnsanın kendisini tanıması için geliştirilen Johari penceresi, kişinin kendisi hakkında bilgi sahibi olması ve farkındalık kazanması için faydalı bir yöntemdir.

Johari penceresine göre insan birbiriyle etkileşim içinde olan dört farklı benlikten meydana gelir. Bu? Özellikleri hakkında bildiklerini ortaya koyması, bilmedikleri hakkında da öğrenerek geliştirmesi açısından yol göstericidir.

Johari penceresine göre kişi benliği dört alandan oluşur

Açık benlik(açık alan)

Görünmeyen (karanlık)benlik(kör alan)

Gizli benlik(gizli alan)

Bilinmeyen benlik(bilinmeyen alan)

*** 

Açık benlik:

Bu alan kişinin kendisi hakkında bildiği ve paylaşmaya hazır olduğu bilgileri içerir. Duyguları düşüncelleri motivasyonları heyecanları vb bilgilerdir bunlar. Bu benliğin bir parçasını da dışarıdan görünen diğer kişilerinde bildiği benliktir. Boy bos, isim, kimlik, dini inanış, politik görüş vs. Kişi bu alanı ne kadar fazla büyütürse o kadar etkili iletişim sağlar. İnsan rahat ettiği destekleyici davranışlar gördüğü ortamda kendini daha rahat ifade etme eğilimindeyken, rahatsız olduğu ortamlarda kendini kapatma eğilimindedir. Etkili iletişim açısında kişinin kendisi hakkında bilgi edinilmesine izin vermesi ve paylaşımda bulunması bu alanı genişletecektir.

***

Görünmeyen (karanlık)benlik

Bu alan başkalarının bildiği, ama kişinin kendisi hakkında farkında olmadığı benliktir. Etkili iletişim için bu alanın mümkün olduğunca küçültülmesi gerekir. İnsan kendini ne denli iyi tanıdığını zannederse zannetsin yinede farkında olmadığı davranışları olabilir.

Mesela kızdığı zaman nasıl tepkiler verdiği, saldırgan davranışlar sergileyip sergilemediği, meseleyi kişiselleştirip kişiselleştirmediği, etrafa zarar verme veya pasif saldırgan davranışlarda bulunup bunmadığı gibi durumlar konusunda dışarıdan nasıl göründüğünü öğrenmesi, davranış kontrolü sağlaması ve davranışların yönetebilmesi açısından önemlidir.

Kişiler için bu alanın merak konusu olması gerekir. Zira kişi kendisini zannettiği gibi görünmüyor olabilir. Mesela kendisini tutumlu zannederken cimri, sabırlı zannederken, kinci, açık sözlü zannederken patavatsız olarak algılanabiliyor olabilir.

Bu alanda kişi ne kadar bilgi toplarsa ve başkalarını kendisi hakkındaki düşüncelerini öğrenmeye istekli ve açık olursa o denli kaliteli iletişim imkânı bulur.

***

Gizli benlik

Kişinin kendisinin bildiği ama başkalarının bilmediği yönleridir. Rahatsız olduğu konular, sorunları, deneyimleri, bilgileri vs. bu alandır. Maddi sorunları, eşi ile sorunları, çocuğunun hastalığı, ailesi ile ilgili durumları gibi durumlarda, bu alanı ne kadar açıp açmayacağı kişinin kendi belirlediği bir seçenektir.

Bu konuda insanlar genel olarak farklı davranışlar gösterirler.

Bazıları bu yönlerini kesinlikle açıklamazken, bazıları herkesle paylaşabilir. Ama en rahatsız edici olanı kendi gizli bilgilerini saklarken, başkalarının bu bilgilerini çeşitli şekiller de öğrenmeye çalışan kimselerdir.

Bu davranışlardaki temel sorun kişilerin bu bilgileri kiminle ne kadarını paylaşacağı konusunda bir karara varamamış olmasıdır. Başarılı kişisel iletişim, kişinin gizli bilgilerinin ne kadarını, kiminle paylaşacağını bilmesidir. Bu kişiler ileri zamanlar da zarar görmeyeceği kadar bilgi paylaşmakta ve karşıdan da o düzeyde paylaşım beklemektedir.

***

Bilinmeyen benlik

Kişinin kendisinin ve başkalarının da bilmediği alanıdır. İnsanın kendi kendisini tam anlamıyla tanıyabilmesi mümkün olmadığı için bu yön hep var olacaktır.

“Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir” görüşünce insanın yaşamadığı başına gelmediği sürece nasıl davranacağını bilemediği şeyler olacaktır. Bir yakınını kaybetmek, beklemediği imkânlara sahip olmak, beklenmedik bir haksızlıkla ya da yıkımla karşılaşmak gibi durumlarda kişinin kendisinin bile tanımadığı yönleri gün ışığına çıkabilir. Kişinin henüz keşfetmediği, derinlerde yaşayan korkular, istekler, belirleyemediği güdüler, karşılaşacağı fiziksel durumlar, uygun koşullar ve olaylar oldukça bilgi edinilmesi mümkün olacaktır. Yani insan yaşadıkça bazı şeyleri görecektir.

Hipnoz, psikolojik testler ve rüyalar bu alanın keşfedilmesinde ipuçları verebilir.

Tüm bu bilgilerin işlenmesi ve ortak bir nokta etrafında birleştirilmesi ile kişinin kendini tanıması mümkün olacaktır…

 

KENDİNİ TANIMA YÖNTEMLERİ

-Kişinin Kendini Analiz Etmesi

Johari penceresi kişinin kendini tanıması ve farkındalığını geliştirmesi için önemlidir.

Kişinin tüm dikkatini kendine vererek kendisiyle ilgili bilgileri öğrenebilme becerisini

Geliştirebilmesi, kendisine ilişkin fiziksel ve duygusal tepkilerini içsel ipuçlarıyla

Analiz etmesi için aşağıdaki aşamaların da uygulanması etkili olmaktadır:

-Kendi kendine sorular sormak: Kişinin kendi kendine “ben kimim?”

Sorusunu sorarak buna yanıtlar araması kendinin farkındalığını arttırması için bir

Başlangıç olabilir. Ancak bu soruya verdiği yanıtlar hep olumlu olmak zorunda

Değildir, olumsuz yanıtların da bulunması gerçeklerin itiraf edildiğini gösterir.

Yanıtların verilmesinde kültürel öğrenmelerin etkisi hissedilir. Kişinin kendi hakkında

Güçlü ya da zayıf olduğu özelliklerini ifade etmesinde diğer kişilerin davranışları,

Oldukça önemlidir.

-Duygularını tanımlamak: Kişinin kendi duygularının farkında olabilmesi

İçin kendisini rahatsız ve mutsuz hissettiği ortamlarda, olumsuz duyguları ihmal

Etmeden (o duygusal an sırasında) ne hissettiğini (kızgınlık, öfke, üzüntü, utanç vb.)

Belirlemesi gereklidir. Aynı zamanda kişinin duygularını tanımlarken kendisine yalan

Söylememesi ve savunucu bir tutum içinde girmekten kaçınmaya dikkat etmesi

Gerekir.

-Diğer kişilerin verdikleri ipuçlarını incelemek: Kişinin diğer kişilerin bakış

Açısından kendisini öğrenmesi oldukça objektif bilgiler edinmesini sağlar. Kişilerarası

Etkileşimlerde kişiler birçok zaman birbirleri hakkında yorumlar yapar, çeşitli

Yargılara varırlar. Bu ifadeler kişinin kendisi hakkında bir yol göstericidir. Diğer

Kişilerin sizin davranışlarınıza ya da ifadelerinize yönelik olarak verdikleri tepkileri,

Yanıtları ya da davranış biçimlerini algılamak için bir radar sistemi oluşturmak

Etkilidir. Diğer kişilerden kendisiyle ilgili farkında olarak ya da farkında olmadan

İlettikleri bilgileri toplamak ve öğrenilen bu bilgileri kendi kendisine sınamak etkili

Olacaktır. Örneğin, çok hızlı konuştuğunuz konusunda birçok kişi sizi uyarıyorsa, bu

Durumda konuşma hızınızda düzeltilmesi gereken bir durum söz konusudur. Bunun

Üzerine yoğunlaşmak gerekli olabilir. Arkadaşlarınız size olayları çok fazla

Büyüttüğünüzü söylüyorsa bu konuda kendinizi geliştirmeye odaklamak ilişkilerinizin

Daha olumlu olması için yardımcı olabilir.

-Geribildirim almak: Kişilerarası ilişki kurduğunuz kişilere çeşitli durumlarda

Kendinizle ilgili sorular sorarak diğer kişilerin sizi değerlendirmesini sağlayın. Bu

Değerlendirmelerde söylenilen ya da ima edilen birçok özelliği savunucu olmadan

Dinleyerek net olarak tanımlayın. Kişinin kendini algılayabilmesi için diğer kişilerin

Tuttukları aynaların önemi büyüktür. Bu aynaları görmezden gelmek kişisel gelişimi

Olumsuz etkileyebileceği gibi kişilerarası ilişkilerde de sorun yaşanmasına neden

Olmaktadır.

-Kendi hakkında bilgi aramak: Kişinin kör bölgesini geliştirmesi kendi çabaları ile

Kendi hakkında bilgi edinmesine bağlıdır. “Bana beni anlatır mısın?”, “benim

Hakkımda ne düşünüyorsun?” gibi sorularla diğer kişilerden bilgi alarak kişi kendi

Hakkında bilmediği yönlerini geliştirebilir. Alınan bilgiler içinde negatif

Değerlendirmeler var ise, bu negatifleri geliştirme yönünde adım atmalıdır.

-Farklı yönlerini bulmak: Diğerleri ile kişinin kendisi hakkında konuşmalar yapması

Sonucunda birçok farklı kişi varmış gibi bir izlenim ortaya çıkabilir. Komşular başka

Bir yönünüzü, ebeveynler başka bir yönünüzü, arkadaşlar başka bir yönünüzü ortaya

Koyabilir. Önemli olan kişinin kendisi hakkında öğrendiklerini ortak bir nokta

Etrafında birleştirerek değerlendirmesidir