Sosyal
sorumluluklarımızın bilincinde olmak, farkındalık kazanmak, çevreyi korumak,
hayvanlara sahip çıkmak, nezaketli, saygılı olmak, empati yapmak…
Tüm bunlar
olunca hayatımız güzelleşecek, kendimizi değiştirince etrafımızda değişecekti
değil mi? Son senelerde anlatılan teşvik edilen, öne çıkarılan konular bunlar, çevre
sorunları, insan hakları, kişisel gelişim psikoloji, iletişim falan filan…
Bunlarla ilgili
benim de kafa patlatmışlığım, makale yazmışlığım, inisiyatif almışlığım,
gönüllü falan olmuşluğum da çoktur.
Tüm bunlar yalan
arkadaşlar… Bir iletişimci olarak söylüyorum ki külliyen yalan… senelerdir emek
verir uğraşırım, hayatımın güzelleştiğini falan görmedim.
Hayat gailesinin
ve yüklerinin üzerine ekstra yükler yükledi hayatımı çekilmez hale getirdi
resmen.
Farkındalık bir
bataklıktır sayın okuyucu. Bir kere görmeye başladın mı geri dönüşün yok artık.
Hep görürsün. Kalıcı deformasyon…
Şu su
kaynaklarının azalması, küresel ısınma, plastik atıkları azaltma, karbon ayak izi,
tabiatı çocuklarımızdan ödünç alma muhabbetlerini ele alalım önce mesela
Hayattaki az
sayıda ki takıntılarım dan biri olan elimi yıkama lüksümü aldı elimden mesela.
Islak mendil, anti bakteriyel losyonlar falan sevmiyorum işte, illa ellerimi yıkayacağım. Ama su
kaynaklarının azalması muhabbetleri başlayalı el yıkarken israf olan suyu hesaplamaktan
hayatım kabusa döndü. Bunun birde bulaşık yıkama meselesi var. Tamam, hadi elde
değil de bulaşık makinesinde yıkayalım. İyi de az kişi isen, bulaşıklar
makinede günlerce beklemek zorunda kalıyor. Makineye koymadan önce, bir sudan
geçireyim desem, bulaşık deterjanı reklamlarına çıkan teyzeler, parmağını sallayarak,
kamu spotu gibi ayar vermeye başlıyor.” İşte şu kadar su israf oluyor, su kaynakları
şu kadar kaldı…”
İyi de bacım
bulaşıklar makinada koksun mu? Hadi iki tane tabak, elde yıkayıvereyim desen kesin reklamlarda ki
teyzeler gece kabuslarıma girecek, “hiç utanman yok mu? nasıl elde bulaşık
yıkarsın” diyerekten.
Ya o kağıt peçeteler,
kağıt havlular. Tek seferde kullanıp atmaya kıyamıyorum. Sofradan
topladıklarımla tabak sıyırırım mesela. Tamam onların yerine pamuklu bezler
kullanayım o zaman da yıkaması suyu deterjanı
meselesi var. Hangisi daha az çevre kirliliği yapıyor, hangisi ile daha
fazla israf oluyor acaba? Bir hesaplıyayım bakalım.
Meyve sebze
yıkarken israf olan suya hiç girmesem mi acaba? Meyveleri leğende yıkayıp,
kalan suları dibine dökmek için çiçek almayı planlıyorum mesela.
Ya şu plastik ve
kağıt atıklar? Mutfak balkonu içi, geri dönüşüm atıkları ile dolu çöp poşetleri
ile kaplanıyor kısa sürede. Bir
not kağıdını, bir tel atacı bile çöpe atamıyorum. Biriktirip kağıt
toplayıcıları alsın diye çöp kutularının yanına bırakıyorum. Bizim belediye
zaten geri dönüşüm toplamıyor da, toplasa da onlara vermem zaten. Boş ver,
insanlar onuruyla ekmek parası kazanıyor onlardan. Hele birde kullanılmış
kızartma yağı dolu beş litrelik şişe var ki onunla ne yapacağım hakkında en
ufak bir fikrim yok. Korkuyorum, balkonu gören komşular çöp ev diye belediyeye haber
verecekler.
Hani insanlara
çocuklara, tüm canlılara değer verme saygı gösterme durumları var ya o
konularda hepten kendimi aştım galiba. Apartmanımızın kedisi Karakız var senede
iki defa bodrumumuz da yavruluyor. Apartmandan çıkarken, karnını sallaya sallaya
gelen Karakıza eğilip selam vermeden geçemiyorum. Saygısızlık yapmışım
hamfendiye gibi geliyor. Ciddi ciddi çömelip, göz göze gelerek merhaba falan
diyorum. Yani o derece. Mahallenin kedi köpekleri ile arkadaşlığımız level
atlayacak, yakında onlarla gün yapacağız gibime geliyor.
Ama bak herkese
selam verip gülümseme kısmında çekiniyorum biraz. Öğretmen arkadaşım
anlatmıştı. Bu, kişisel gelişim seminerlerinden birinden çıktıktan sonra, aldığı gazla okulda ki öğretmelere,
öğrencilere velilere gülümseyerek “ merhaba “demeye başlamış. Öğretmen arkadaşları,
öğretmenler odasında “hocanımın psikolojik sorunları var galiba “diye dedikodusunu
yaparken yakalayınca, vaz geçmiş garibim.
Tabi şimdi çevre
de önemli. Sizin nezaketinizi anlayacak insan da lazım yani.
Hani İstanbullu
bir memur taşra kasabalarından birine gidiyor iş için. Bir kahvede oturup
çaycıya sesleniyor
-Bir çay rica edebilir
miyim?
Kahveci ters
ters bakıp işine devam ediyor. Bir kaç sefer ricasını tekrarlayan memur
kahvecinin umursamaz tavırlarına en sonunda öfkelenerek bağırıyor.
Kahveci adamın
yanına gelip baştan aşağı bir süzüyor ve” paran yok mu senin ?” diyor. Şaşıran
adamcağız “vaar” diye cevap verince
kahveci gürlüyor. “İyi de be adam, o zaman ne yalvarıyorsun. Adam gibi
istesene”
Gittiğim
lokantalarda garsondan önce masayı toplama alışkanlığımı zorla yeni yeni
bırakabildim. Bu işsizlikte üniversite mezunu garsonlar çok. Size hizmet veren
genç garsonun bir öğretmen veya mühendis olma ihtimalini göz ardı etmeyin
lütfen. Gerçi bu takıntımın sebebi garsonların üniversiteli olma ihtimali
değil. Tamamen insani bir refleks.
Mağazalar da
açtığım ürünleri muhakkak katlama ya da asma hassasiyetim başıma iş açıyordu. Arkadaşla
alışverişe gittik. O kıyafetleri denerken, baktıklarımızı toplayıp asıyorum ben
de. Birkaç gömlek ve montu astım en son kalan montu almak için uzanmıştım ki
beyefendinin biri kaplan gibi atılıp elimde ki montu resmen kaptı. Ben şaşkın
şaşkın bakarken mesele anlaşıldı. Meğer kendi montunu, ürün denerken üzerinden
çıkarıp askıların üzerine atmış adamcağız. Tabi ben işgüzarlık yapıp ortalığı
toplamaya kalkınca da… Neyse mesele çıkmadı ama yaşadığım mahcubiyeti ben
bilirim.
Vaz geçtim
Dünyayı daha yaşanabilir bir yer yapmaya çalışmaktan, etrafımı falan güzelleştirmeye
iyileştirmeye uğraşmaktan, farkındalık kazanmaya ve kazandırmaya çabalamaktan.
Boş ver dünyayı
ben mi kurtaracağım… Sorumluluksuz hayat, oh ne rahat…
yazını baştan sonuna kadar okudum sonrada bir offf çektim yani :) bir an kendimi gördüm bende :) bende var bir mağazaya girince denediğim tüm ürünlerini geri toplar yerine koyarım :) bizim hemen cadde var bir mağaza artık orada ki kızlar alıştı :) teşekkür ediyorlar :) ..Sonuna kadar katılıyorum Bu dünyayı biz mi kurtaracağız çok doğru :) çünkü insan oğlu çiğ süt emiş yaranamazsınız :) Sevgiler canım benim ..
YanıtlaSilKendimden bi tane daha görmek sevindirdi...Şimdiye kadar ben mi kurtaracağım diyordum ama bak iki olduk.Ne dersin denesek mi? :))
SilKendimi okur gibi oldum:) Böyle yaşamak çok yorucu ama aslında olması gereken. Herkes aynı hassasiyeti gösterse sorun kalmaz.
YanıtlaSilMağazalarda her aldığımı, baktığımı aynı şekilde geri koyarım. Hani kırk yılda bir düzgün katlayamadan koyduysam, arkamdan görevli gelip döver gibi alıp nalet nalet tekrar katlar ya? İşte o zaman bir bozulurum, kendimi ve diğer insanları bir sorgularım, ondan sonra bir öfkelenirim ki anlatamam :) Zor işler :)
Zor işler ama olsun...Dünyayı biz işgüzarlar kurtaracak :)) Yaşasın işgüzarlık :))
SilDuyarlı olmak insan olmanın gereğidir.
YanıtlaSilAynen öyle...İnsan dediğin duyarlı olur :))
Silay evet yaaa boşver sal gitsin hihi :) merhaba diyene sorunu var diyen ah bizim ülke ya. yurtdışında hep selam verirler gülümseyerek :)
YanıtlaSilHah hah ha ...Saldım gitti diyomda ben bıraksam o bırakmıyor yakamı :)) Kibarlık yaramıyorsa bize demek ki :))
SilToplumu değiştirmekte aciz kalıyor bilinçli insan. En sonunda sizin yaptığınız gibi isyan ediyor. Yazdıklarınızın hepsini gözümde canlandırdım. Tamamı yaşanan olaylar, hiçbiri sıra dışı değil.
YanıtlaSilEvet biraz hassas ve duyarlı olanların standart dertleri bunlar. :)
SilHerkesin başına gelebilecek sıkıntılı hadiseler ama sonunda noktayı koymuşsunuz,sorumluluksuz hayat ne güzel..🙂 Bu arada cennet mahalleli Pembenin kulakları çınlamıştır herhalde..😊
YanıtlaSilYok yok o sorumlulukları ben bıraksam da onlar beni bırakmıyor.Pembe gibi bi çiğdem çitlemek nasip olmadı :)
Silbazen diyorum ki bazı insanların kafası ne rahat en basiti yağmurlu havalarda evlerinde olaya romantik yaklaşıyorlar ben hangi kedi nereye sığındı derdindeyim cidden dünya hassaslar için çoğunlukla yaşaması işkenceye dönen bi yer
YanıtlaSilNapalım kalıcı hasar oldu bi kere...Duyarlılık batağına girince bir daha çıkamıyorsunuz :)) Boş veer ben seviyorum hassasiyetlerimi :))
SilOoo reklama gelince mangalda kül bırakmazlar ama o ayrıştırılımış çöpleri alsınlar diye kırk kere aratırlar.Sonunda sitedeki kutuları geri gönderdik,çünkü zaten onlar almayınca kağıt toplayan çalışanlar alıyordu.
YanıtlaSilBir ara o konuya takmıştım sonra bende saldım:) Her yazdığına sonuna kadar katılıyorum.
Ayrıştırılmış çöpler için gerekli hassasiyet oluşmadı toplumda.Bir ara belediyeler geri dönüşüm için çöp poşeti koyuyordu apartmanlara.Sonra millet onları çöp poşeti yerine kullanıp geri dönüşümleri yine çöpe attı.Kağıt toplayıcıları gönüllü çevreciler bana göre.Ben geri dönüşüm olacak çöpleri ayrı toplayıp konteynırların yanına bırakıyorum alsınlar diye.
SilBen salamadım da kendimce çözüm ürettim işte :))
Okudum ve ben nasıl biriyim diye düşündüm, ben senin kadar duyarlı değilmişim o kesin :)
YanıtlaSilNazik biriyim o kadar.
Ben kendimi kurtaramamışım dünyayı nasıl kurtarayım :)
Kendimizi ancak dünya ile beraber kurtarabiliriz :)) Duyarlılık zor belki ama iç huzuru ve kişisel tatmini paha biçilemez :))
SilSorumluluk azalınca rahatlık artar doğal olarak. Ya da farklı şekilde söylersek, cahillik rahatlık getiriyor.
YanıtlaSilO rahatlık trenini kaçırdık sanırım :) Farkındalık bir kere oluşunca geri dönüşü yok artık.Kalıcı hasar oluşturuyor :))
Silhttps://720p-izle.com/izle/dublaj/the-extraordinary-journey-of-the-fakir.html
YanıtlaSilhttps://tamfilmizle.com/filmizle/her-sey-aydinlandi-everything-is-illuminated-2005-full-hd-altyazili-izle/
YanıtlaSilhttps://tamfilmizle.com/filmizle/sok-koridoru-shock-corridor-1963-full-hd-altyazili-izle/
YanıtlaSilüçünü de verdim :) izleyemezsen söle amaaa :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Deep can 😊 Çok makbule geçti 😊
SilKeyifle okudum. Garip dünya, olması gerekeni yapan, söyleyen garip karşılanıyor. Okurken bazen gülümsedim, bazen duruldum. En çok da hak verdiğimi farkettim.
YanıtlaSilHak vermenize sevindim. Evet işte dünyanın garip halleri bunlar.Baş edebilmek için ağlanacak halimize gülüyoruz bazen :)
SilAra ara toplumu kurtarayım diye ortaya çıksam da toplum değişmek istemedikçe bir şey olmuyor.O kadar ücretsiz seminer yapıyor yine de öyle aman aman bir değişiklik göremiyorum :(
YanıtlaSilYok yok, biz kendimizi kurtarabilsek yeter; diyeceğimde de olmuyor işte.Sonuçta içinde yaşadığımız toplumdan hepimiz etkileniyoruz :)
SilBu bahsettiğiniz konular aslında ne kadar önemli. Ben çok dikkat ederim. Amma velakin insanlar ben duyarlı davrandığım zaman bana deli gözüyle bakıyor. Suların israf edilmemesi, doğa ve canlılara karşı duyarlı olmak çevreyi kirletmemek ne önemli. Evet tek başıma dünyayı kurtaramam ama en azından yaşayacak bir dünya kalmadığında bundan kendime pay biçmem diye düşünüyorum
YanıtlaSilTemel motivasyon insanların ne dedikleri değil de doğru bildiğini yapmak olunca başkalarının dedikleri önemini yitiriyor.Dünyayı kurtarmak elbette ki işin ironisi.Kişisel tatmin ve iç huzuru ödül olarak yeterli :)) Biz "deliler" yola devam diyoruz ;)
SilMerhaba Nasılsınız ? Blogunu beğendim ve takibe aldım.Zaman ayırmak isterseniz yeni açtığım blogumu takibe alırsanız çok mutlu edersiniz beni.Sağlıcakla Kalın.
YanıtlaSilhttps://hepfragmanizle.blogspot.com/
Hoş geldiniz.Film fragmanlarını yayınladığınız blogunuz hayırlı olsun :))
Silçok haklısınız, bu ağır bir yük ama siz bu farkındalığa sahip ayrıcalıklı birisiniz ve maalesef ben bu sorumluluğu üstlenmemiz gerektiğine inanıyorum çünkü siz bu farkındalığın artılarını başka şekillerde kendi hayatınızda yaşıyorsunuz, bu size verilmiş bir hediye..:) elinize sağlık ve duyarlı olduğunuz için çok teşekkür ederim, sevgiler:)
YanıtlaSilİltifatlarınız için teşekkür ederim.Öğrendiklerimizi yaşam biçimimiz haline getirmeyecek isek bilmenin ne önemi var ki.Aslında anlattıklarım bana ağır gelen şeyler değil.Doğal bir refleksle yapıyorum ve hayatımdan memnunum.Aynı hassasiyete sahip arkadaşlarla tanışmak da çok güzel.Ben de size teşekkür ederim :))
SilYazıyı okurken baştan sona ne kadar da doğru tespitler diye düşündüm. Şu aralar izlediğim The Good Place de buna benzer bir konuyu ele alıyor. Üstüne denk gelmesi de kaderin bana bir mesajı galiba. :)
YanıtlaSilKim bilir... Hayat mesajlarla dolu sonuçta ;) The Good Place bir kaç bölümünü izledim ama devamını getirmemiştim.Şimdi merak ettim bak bu bölümleri :))
Siltüm bunlar aslında insanı insan yapan erdemler, hayatı zorlaştırdığı zamanlar olsa bile.. çok sevdim yazınızın içtenliğini.. sevgiler..
YanıtlaSilKesinlikle...İnsan içselleştirince zor da gelmiyor bir süre sonra.Hayatın normal rutinine dönüşüyor. Teşekkür ederim,benden de sevgiler :))
SilMerhabalar,
YanıtlaSilBloğunuzu yeni keşfettim ve beğendiğimi söylemeliyim. Anlattığınız konudan ben de muzdaripim, örneğin 5 yaşındaki kızıma yediği, içtiği şeyleri paylaşmasını söylerdim, bir gün arkadaşlarıyla paylaşmak istediği şekerlerinden, arkadaşları avuç dolusu aldığı için, kendisine kalmadı garibimin. İnsan neyi, nasıl öğretmesi gerektiğini de şaşırıyor :
Hoş geldiniz :)) Ne kadar haklısınız .Aileden öğrendikleri hassasiyetleri toplumda göremeyince çocuklar da bocalıyor :))
Sil