Kurtlar Vadisi
ile başlayıp yıllardır emek emek örülen dizilerimiz sayesinde sonunda Dünyaca
ünlü bir Marka sektörümüz oluştu. Hani Amerika farklı ülkelerin kültürel
ürünlerini alıp dönüştürüp tüketim malzemesi haline getirerek ekonomik pazar
oluşturuyor ya. Biz de aynen öyle yaptık. Dünyaca ünlü İtalyan mafya kültürünü
aldık, güncelledik kültürümüz ve geleneklerimizle yoğurup yepyeni bir formata
soktuk. Herhalde hiçbir ülkede mafya bu kadar itibar kazanıp rol model haline
gelmemiştir.
Şu mafya dizilerimizi gördükçe göğsüm iftiharla kabarıyor. Allah’ım o ne kalite! O ne nezaket! O kadınlardaki zarafet! Yok, yok kelimelerle anlatılmaz. Resmen aristokrat İngiliz aileleri gibi. İtalyan mafya aileleri dizlerini dövüyordur “biz neden bunca geri kaldık “diye. O elinden yağlar akarken, küçük dili görünecek şekilde kahkahalar atarak, elindeki tavuk budunu kemiren mafya babalarımız gitmiş, takım elbise kravatla masada oturup, 20 tane çatal bıçağı yerli yerince kullanarak, yanlarındaki zarif hanımefendilerle, kibar kibar yemek yiyen, beyefendi mafyalar çıkmış ortaya. Bir de nasıl duygusallar, nasıl nezaketliler.
Sıradan
insanımızın bile yeni içselleştirdiği psikoterapi seanslarına sektirmeden giden,
zaaflarını korkmadan dile getiren, kendi ile barışık özgüvenli mafya babaları
kaç ülkede var Allasen. Arkasında adamları vokal yaparken şarkı söyleyerek
sokaklarda gezen, merdivenlerden hoplaya zıplaya inerken topuklarını birbirine
vuran mafya babası tiplemelerini yakın
zamanda, Singing in The Rain filminde ki yağmur altında kült dans sahnesi
benzeri sahnelerde de görsem şaşırmayacağım artık. Yalnız benim bildiğim, mafya
babaları gücünü korkutucu gücünden ve yaydığı dehşetin caydırıcılığından alır.
Bu tipler nasıl mesleklerini icra edebiliyorlar ilginç doğrusu.
Kim bilir belki
de yanlarında ki Kuşçu ya da Ramiz dayı gibi yan karakterlerle yaşadıkları
mistik ilişki sayesinde farklı bir güç formatı geliştirmişlerdir.
Haa dizi
karakterlerinde gördüğümüz mafya babaları reel hayatta da rol model olarak
arz-ı endam etmeye başladı. Bir Köroğlu gibi ortalığa atılıp kanaat önderine
dönüşen mafya babalarımız var artık. Pardon babalarımız diyerek çoğul
konuşuyorum ama inanıyorum ki yakın zamanda bunca itibar gören rol modelimize
özenerek yeni yeni simalar piyasaya arz-ı endam edecektir.
Hadi film veya dizi karakteri olsa neyse de
gerçek hayatın içinde bunu sürdürebilmek çok zor. Çıta çok yükseldi çook…
Bu gidişle
organize suç örgütleri arasında yaşanacak kavgalar çıkar çatışması ya da alan
ihlali gibi sebeplerden değil de daha yüksek fikri ayrışmalarından
yaşanacaktır. Mesela Frankfurt Okulu ekolünü savunan guruplarla Chicago Okulu
Ekolünü savunanlar arasında taşlı sopalı sokak kavgaları yaşanırsa şaşırtıcı
olmaz benim için.
Ha birde nasıl ki her meslek gurubuna yeni unvanlarla hitap ediyorsak (mesela kapıcı yerine apartman görevlisi, tezgâhtar yerine satış elemanı, sekreter yerine yönetici asistanı gibi) mafyaya da artık organize suç örgütü diyoruz. Tabi mesleki donanım yanında unvan konusunda da çağa ayak uydurmak lazım.
Gir bir mafyaya
çoluk çocuk hayatın kurtulsun. Aile babası olacaklar için ideal meslek. Artık
kız babaları sorar.
-Efendim oğlunuz
ne işle meşgul?
-Beyefendiciğim,
kendileri henüz yeni mafyaya intisap ettiler. Orda kariyer planlıyorlar
-Hangi
pozisyondalar efendim?
-Şimdilik çek
senet tahsilatı konusunda eğitim alıyor ama yakın zamanda otopark değnekçiliğine
terfi etmesini bekliyoruz. Çok zeki, gözü açık, becerikli bir gençtir. Uzakdoğu
dövüş sanatları ile beraber her türlü silah konusunda kendini geliştirme çabasında efendiciğim.
Ayrıca Sosyal psikolojide algı yönetimi ve kara propoganda yöntemleri üzerine çalışmaları
mevcut.
-Oh maşallah
maşallah ideal damat adayı.
-Yani beyefendiciğim
hanım kızımızı saraylarda yalılarda yaşatacağımıza yatlarda limuzinlerde
gezdireceğimize emin olabilirsiniz…
Efendim bu
milletin mafyası bile böyleyse, bu milletin sırtı yere gelmez evelallah.