-GOT Sonunu nasıl buldun? Çoğu için
hayal kırıklığı oldu…
-Bilmem GOT seyretmedim
-Nasıl yani hiç mi?
-Evet hiç.
-Peki frends yada
how ı met your mother ?
-Hayır
-Gerçekten mi?
-Evet gerçekten…
Evet gerçekten… Hiç Müge Anlı izlemedim…
Hiç Recep İvedik (İlk bölüm hariç)
izlemedim… Hiç Kürk Mantolu Madonna okumadım (Sabahattin Ali’yi çok
sevmeme rağmen) Elif Şafak’ın Aşk kitabını (önceki tüm kitaplarını okumama
rağmen) okumadım… Hiç selfi çekmedim… Hiç TBT yapmadım… Sosyal medyada foto
paylaşmadım… Tik tok videosu çekmedim… Face App indirmedim…
Aslında bu konu kafamı oldukça
kurcaladı. Popüler olan veya moda olan şeylere karşı bu kadar soğukluk duymamın
sebebi ne ola ki?
Öyle ki ihtiyacım olmasına rağmen Cin
Ali’nin annesinin ayakkabıları benzeri kalın topuklu botlardan başkasını
bulamadığım için üç sene kışlık ayakkabı almadım senelerde moda olan sivri
burun ayakkabılardan başkasını bulamadığım için iki sene yazlık ayakkabı
alamadım.
Sonra sosyal medyada “eğer linç
edilmeyeceksem” diye başlayıp popüler olan konularda aksi görüş belirten
kişilere rastlayınca da aslında yalnız olmadığımı fark ettim.
Neydi bu kendini, sevdiği ya da
ihtiyaç duyduğu şeylerden mahrum etme pahasına popüler olandan kaçınma çabası…
Entelektüel kibir mi?
Farklı olma çabası mı?
Kendini beğenmişlik mi?
Özel olduğunu zannetme yanılgısı mı?
…
Hayır, aslında hiç biri…
Sadece kişisel alan oluşturma
çabasıydı benimki… Tüm diğer canlılarda da var olan kendine ait bir alan
oluşturma içgüdüsü.
İletişim bu kadar hızlanıp Dünya
Global bir köy olalı beri kişisel alanlarımız kalmadı. Herkesin sevdiği şeyleri
sevip, beğendiği şeyleri beğenir olduk. Kişisel beğenilerimiz toplumdan ayrışma
hatta garipsenme sebebi oldu. Toplumla uyumlu olma adına kişisel değerlerimizden
vaz geçmek zorunda kalıyoruz çoğu zaman.
İletişim açısından özel alanımız 0-25
cm kişisel alanımız 25-100 cm arasıdır. Bu sadece bizim seçtiğimiz kişileri aldığımız
alanımızdır. Bu alan, eğer istemediğimiz kişiler tarafından ihlal edilirse
kişide huzursuzluk hatta panik oluşur. Asansöre beraber binen yabancı kişilerin
karşıya değil aşağı bakma davranışı, aslında bu özel alanının ihlal
edilmesinden kaynaklı huzursuzluk halinin dışavurumudur.
Elbette psikolojik olarak da bizi biz
yapan, seçimlerimiz beğenilerimiz, bize özel alanlarımızdır. İşte moda, trendler,
sosyal medya bu alanlarımızı biz fark etmeden ihlal ettiği için nedenini bilmeden
huzursuz ve tedirginiz çoğunluk olarak. Farklı olmaya cesaretimiz yok. Ev
eşyamızdan, kıyafetlerimize, gittiğimiz tatil yerlerinden seçtiğimiz
mesleklere, okuduğumuz kitaplardan izlediğimiz filmlere, hatta yediğimiz
içtiğimize varana kadar beğenilerimizi biz değil çoğunluk belirliyor artık. Evet,
evet yediğimiz içtiğimize kadar. Triliçe, makaron, suşi, çia tohumu, yulaf
ezmesi, manş fasulyesi, kinoalı salata, şimdi de her yerde açılan lokmacılar
yükselen lezzet trendlerinden değil miydi?
Bir reality Show da izlemiştim. Köpek
sahiplerine danışmanlık yapan, ev hayvanlarına eğitimler falan veren bir uzman
vardı. Büyük bir malikânede ki hırçın ve huzursuz bir köpeğin sahibi tarafından
sorunun çözümü için çağrılıyordu. Uzman gelip hayvanı ve evi gördükten sonra
sorunu belirledi. Köpeklerde koruma ve sahiplenme içgüdüsü baskın olduğu için
onu aşan, bu kadar büyük bir mekân onda korkuya ve hırçınlığa sebep oluyordu. Sonra
onun için salonun bir köşesinde sahipleneceği küçük bir yuva yapılınca köpekçik
sükûnete kavuştu.
İşte bu kocaman sosyal hayatta o
küçük köpekçik gibi minik bir alan oluşturma çabasıymış meğer benim popüler
olandan kaçıp kıyıda köşede kalmış fazla bilinmeyen güzellikler arayışında
olmam…
Köpek örneği çok hoş,ben de sen gibi düşünüyorum😉mahremiyet önemli
YanıtlaSilEvet ya bir küçük köpekçik kadar bile olsa özelimiz olsun de mi :))
SilKöpek örneği ne kadar anlamlı, yazıyı tamamlayan kısım olmuş sanki :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim.İşte canlıların ne kadar çok ortak tepkileri var aslında :))
SilPopüler kültüre hatta gelenek, örf ve adetlere sinir oluyorum ben de zaman zaman. Öyle sarıp sarmalıyorlar ki etrafımızı, sanki onlar için yaşıyoruz.
YanıtlaSilYa değil mi...Popüler kültür "el alem ne der" söyleminin modernini yaşatıyor bize :) Gelenek ve adetlerde biraz daha farklı düşünüyorum sanırım...Eğer mecburen değil de isteyerek yapabileceksek, gelenekten gelen bazı ortak seramonilerin eğlenceli ve faydalı olduğunu düşünüyorum :)
SilFarklı ve özel olanlarla, insan kendine ait bir dünya kuruyor böylece :))
YanıtlaSilİlla popüler kültür doğrultusunda hareket etmek zorunda değiliz.Senin yazdığın çoğu şeyi ben de yapmadım.Kendime dair belirlediğim yolda ilerliyorum işte.
YanıtlaSilGüzel yıllar dilerim :)
Teşekkür ederim.Umarım bu yık hepimize güzelliklerle gelsin.Bu konuda yalnız olmadığımı bilmek iyi geliyor bana :))
Silevet evet çok haklısın. doğru da yapıyon. böyle böyle kendimize yabancılaşıp bir örnek oluyoruz. kendimiz olmak zorlaştıı. bu yazını da koyayım bloguma, bi daaki seçmelerdeeee :)
YanıtlaSilEvet ya ,estetik olan kadınlar gibi birbirimizin aynısından oluyoruz o zaman demi :))
SilDizi flim seyretmeyi sevmiyorum surekli beni çekebilecek konusu olmalı
YanıtlaSilBen de seçerek izliyorum.Bu konuda blog arkadaşlarımız tavsiyelerine müracaat ediyorum çoğunlukla :)
SilSöylediklerinden çoğunu bende yapmadım 👍
YanıtlaSilEh kıyıda köşede bir kaç kişi varmış :))
SilÇokkk güzel bir kendini ifade etme ve tanıma yazısı
YanıtlaSilKendine münhasır bir yapın olması tabi ki takdire şayan
Ben de kendime baktım da özeleştiri yapayım dedim
Aslında her moda olanı değil de kendimi mutlu hissettiğim şeyleri yapmayı ve her yeniliği denemeyi seviyorum
Selfie de seviyorum popüler eoman olumayı da ancak asla çia tohumu veya sağlıklı diye bilmemne unundan kek yapmıyorum:)))
Hayat kısa gönlünce yaşa
Şekercim öpüyorum seni
Aynen öyle.Bu bir kendini tanıma ve ifade etme yazısı.Zaten ben de popüler olan değilde beni mutlu edecek, bana özel şeylerin arayışında olduğum için bir çok şeyi önceden keşfediyorum.Mesela,Göbeklitepe'yi beş sene önce gezmiştim,şimdi yeni tanınıp popüler olmaya başladı ;))
SilKöpek örneği de güzelmiş,demek ki her canlı bir şeyi sahiplenirse güzel huylu olurmuş..😊
YanıtlaSilEvet kendi alanını belirleme ve koruma tüm canlılarda var :)
SilMuge Anliyi bende hiç izlemedim Televizyon izewmyi sevmiyorum:)
YanıtlaSilHah ha...Müge Anlı en çok eleştirilen ama en çokta izlenenlerden.Ancak televizyon izlememekle kurtulmak mümkün demek ki :))
SilSivri burun ayakkabı, GOT, Recep İvedik... Ben de kendimi çıkıntı sanıyordum. :D Bir açıklaması varmış demek bu durumun. Üzerimden yükler aldın yemin ederim. Saydığın ve saymadığın birçok konuda popülerse kaçma eğilimimin uzun zamandır farkındayım zira. Sevindim vesselam çıkıntı olmadığıma. :) Ne demişler, ortak dert dert değildir. ;)
YanıtlaSilSevgiler... :*
Yok ya niye çıkıntı olalım.Biraz denişik türleriz o kadar :)) Evet ya uzatmamak için fazla yazmadım yapmadığım popüler şeyleri.Bizim gibiler çıkıyor arada :))
SilBenden de sevgiler :))
Ne güzel bir yazı, ne güzel bir durum tespiti. Katılmamak elde değil. Yüreğine, emeğine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.Sadece kendi duygularımı anlattım ama demek ki bir çoklarına da tercüman olmuşum :))
SilHerkesin yaptığı şeyleri yapmaktan nefret ediyor. Kişinin kendi tercihleri olmalı. Mesela çok kitap okuduğum halde popüler kitap okumadım diye beni eleştirenler var. Neden okumak zorunda mıyım ki?
YanıtlaSilEvet neden bir şeylerin zorunda olalım.Başkalarının beğenilerine göre hareket etmek zorunda kalalım.Geleneksel baskılardan kurtulmaya çalışırken popüler baskılara boyun eğelim ;)
SilHer popüler şeyi sevmek zorunda değiliz tabii ki. Ama çok etkilenen var bu dayatmalardan.
YanıtlaSilElbette ki toplumsal etkileşimden etkilenmemek her zaman mümkün değil.Lakin seçimlerinin de bilincinde olmalı insan :)
SilBeni düşündürten, bazı cümleleri birden çok kez okudğum bir yazı. Doğru noktalara parmak basmışsınız, örnek yazıya renk katmış ve tamamlamış. Çocukken de anne babamızın çocuğu değil miydik, her şey farklı biraylerin konfor alanına dahil olarak başlamadı mı? Kimileri bu konfor alanından kendi konfor alanına geçebilirken, kimileri ki büyük çoğunluk başkalarının konfor alanlarına dahil olarak kendilerini daha güvende hissediyorlar. Ve bir grup var ki bu durumun hem farkında hem de rahatsız oluyor ve reddediyor. Güzeldi, düşüncene sağlık.
YanıtlaSilHaklısınız birilerinin konfor dairesine dahil olmak oldukça kolay ve risksiz.İşte o konfor dairesinden çıkmadıkça da insanın kendini inşa etmesi mümkün değil.Kendi ezberlerimizi bozmadan da konfor dairesinin dışına çıkılamıyor.Bu durumun farkında olmak da kendini inşa sürecinin bir parçası.Katkınız için teşekkür ederim...
SilFarklılık çoğu zaman iyidir başarı getirir derdi biyoloji dersi hocam :)
YanıtlaSilValla bu kadar şeyden nasıl uzak kaldınız merak ettim doğrusu
Özel bir gayret sarf etmedim. Kendim oldum sadece :)
SilNasıl bu kadar korudunuz kendinizi merak ettim doğrusu.
YanıtlaSilFarklılık çoğu zaman iyidir başarı getirir derdi biyoloji dersi hocam :)
Galiba ben de de aşınma oldu.Şu ara çok konuşulan Babil be Atiye'yi seyrettim mesela :))
SilBen de başka eserlerini okumama rağmen ''Kürk Mantolu Madonna'' adlı kitabı okumadım.Fazla göze sokulan şeyler benim için rahatsız edici olabiliyor.İçinden ne gelirse onu yapmalı bence insan.Dışardan gelen dayatmaları boş ver :)
YanıtlaSilAynen öyle, bir şeyi sadece ben istediğim için yapmayı seviyorum :))
SilBizi biz yapan farklılıklarımız ama bir toplum psikolojisi var aa sen yapmadın mı diyen bunu bir eksiklik olarak görüyoruz sanırım valla ben çok etkilenmiyorum sanırım :)
YanıtlaSil