27 Eylül 2019 Cuma

GELECEK DE BİR GÜN GELECEK !!!



GELECEK DE BİR GÜN GELECEK!

Can dostumla özlemli bir gece planladık. Çerezlerimizi aldık, çayımızı demledik filmimizi seçtik ve ekran karşısında kurulduk.

Seçtiğimiz film oldukça özlemli, döneminde beyazperdeyi sallamış bir film. 1984yılı yapımı ”Terminatör” . Gerçi, bu filmi sinema salonlarında izleyen efsane nesilden olmasak ta televizyonda korkudan büyümüş gözlerle donmuş gibi kıpırdamadan izlediydik.

Aman Allah’ım ne eğlendik, ne eğlendik o akşam. Sanki bilimkurgu parodi filmi gibiydi. Aksiyon filmleriyle dalgasını geçen, The Naked Gun ya da korku filmlerini ti ye alan Scary Movie kadar eğlenceli geldi bize. Kahkahalarla izledik.

Yapay zekâyı, paralel evrenleri  ya da çoklu zamanları anlatan dizilerin müptelası olmaya az kalan bizleri eğlendirmesin de ne yapsın Terminatör.

Mesela Terminatör 1984 yılına nasıl geldiği muamma. Işınlandı desen, robotlarla yarı aç yarı tok savaşan insancıklar başlarını ancak harabeler sokabilirken, o makineyi nerde ve nasıl yapsın. Zaman makinesi desen ortalıkta öyle bir şey görünmüyordu. Bir anda ortalıkta beliriverdi.

Sonra gelecekten gelen bir robot nasıl bu kadar ilkel olabilir ya. En basitinden, ne yüz tanıma programı var ne navigasyon, ne de ısıya duyarlı gece görüşü dürbünü. Diskoya baskın yaptığı zaman, Sarah Conner’i  insanların tek tek yüzüne bakarak arıyor resmen. Günümüzde çoluk çocuğun elindeki telefonlar bile daha donanımlı.

Hele  fabrikada, parçalanan Terminatör ’ün kopan elinin Sarah Conner’i takip ettiği sahnede koptuk iyice. Bir yandan da Terminatörle empati yapıp ona acıdık. Zavallı romatizmalı zor yürüyen bir dedenin aksiyon  filmi çekmeye çalışması kadar acıklı durumdaydı.

Bir arkadaşım anlattıydı. Televizyonda yayınlanacağı zaman, yalnız izlemekten korktuğu için, yalvar yakar küçük erkek kardeşini beraber izlemeye ikna ediyor. Filmin olduğu akşam da anne baba evde yoklar. Arkadaş diyor ki  “o elin Sarah’ı izlediği sahnede öyle koktum ki,  yerimden kıpırdayamıyorum. Kumandaya uzanamıyorum ki kapatayım.  Kardeşimin elini tutayım dedim. Bir de ne göreyim, kardeşim mışıl mışıl uyuyo.”

Ha bu arada Terminatörün  geldiği, robotların insan ırkını bitirmeye yeminli olduğu  2024 yılına beş yılımız kaldı.

*** 

İnsanlar geleceği merak ediyor. Fütüristler de bu konuda bir şeyler anlatıyor ama ne kadarı nasıl gerçekleşecek, ancak yaşayarak göreceğiz.

1900 lü yılların başında Fransız sanatçı Jean-Marc Cote ve sanatçı arkadaşları 2000 li yılları hayal ederek aşağıdaki resimleri çizmişler.

Oldukça ilginç ve eğlenceli çizimler. Hayal ettikleri birçok şey, farklı şekillerde gerçekleşti. O zamanlar, oldukça ilkel bir şekilde hayal ettiklerinin, bu günkü gerçekleşen şekillerini görselerdi neler hissederlerdi acaba?

Şimdi de geleceğe dair birçok öngörüler ve hayaller film ve diziler yoluyla canlandırılıyor ama bunlar ne zaman ve ne şekilde gerçekleşecek cidden merak ediyorum.

Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki hayallerimiz bile ona yetişemez oldu. İnsanoğlunun zekâsı ve  becerileri hayallerine nanik mi yapıyor, yoksa hayaller” hadi arkamdan gel “ deyip teknolojinin önüne fener mi tutuyor bilemedim.


Pilli patenler .O biten piller, çevre kirliliği hep ...



                                Bir ara akıllı telefonlarda ,"make up" uygulaması  vardı de mi ?




        Şimdi böyle bir şey olsaydı ,sosyal medyada  "evde sinema keyfi"diye paylaşırdık.



Ne zaman çıkacak bu uçan arabalar? Jetgillerden beri gözlerimiz yollarda ,pardon! gökyüzünde kaldı.




                                                  "haute couture" dediğin böyle olmalı ...





İyi de selfiyi nasıl çekeceğiz? Bir de, bu cep telefonları cebe ,çantaya nasıl sığacak ?




Favorim !!! Keşke finaller zamanı,  bu teknoloji olsaydı...



Niye bu balonları yapmıyorsunuz hala ? Köprülere para dayanmıyor...



Canlı yayın dediğin böyle olmalı.De mi ama...



    Ya, şu kedi gibi yerlerde yuvarlanan temizlik robotları ne zaman ucuzlayacak?



                                                Hala, şöyle hızlı trenlerimiz olamadı...