GELECEK DE BİR GÜN GELECEK!
Can dostumla özlemli bir gece planladık. Çerezlerimizi
aldık, çayımızı demledik filmimizi seçtik ve ekran karşısında kurulduk.
Seçtiğimiz film oldukça özlemli, döneminde
beyazperdeyi sallamış bir film. 1984yılı yapımı ”Terminatör” . Gerçi, bu filmi
sinema salonlarında izleyen efsane nesilden olmasak ta televizyonda korkudan
büyümüş gözlerle donmuş gibi kıpırdamadan izlediydik.
Aman Allah’ım ne eğlendik, ne eğlendik o akşam. Sanki
bilimkurgu parodi filmi gibiydi. Aksiyon filmleriyle dalgasını geçen, The Naked
Gun ya da korku filmlerini ti ye alan Scary Movie kadar eğlenceli geldi bize.
Kahkahalarla izledik.
Yapay zekâyı, paralel evrenleri ya da çoklu
zamanları anlatan dizilerin müptelası olmaya az kalan bizleri eğlendirmesin de
ne yapsın Terminatör.
Mesela Terminatör 1984 yılına nasıl geldiği muamma.
Işınlandı desen, robotlarla yarı aç yarı tok savaşan insancıklar başlarını
ancak harabeler sokabilirken, o makineyi nerde ve nasıl yapsın. Zaman makinesi
desen ortalıkta öyle bir şey görünmüyordu. Bir anda ortalıkta beliriverdi.
Sonra gelecekten gelen bir robot nasıl bu kadar ilkel
olabilir ya. En basitinden, ne yüz tanıma programı var ne navigasyon, ne de
ısıya duyarlı gece görüşü dürbünü. Diskoya baskın yaptığı zaman, Sarah
Conner’i insanların tek tek yüzüne bakarak arıyor resmen. Günümüzde
çoluk çocuğun elindeki telefonlar bile daha donanımlı.
Hele fabrikada, parçalanan Terminatör ’ün
kopan elinin Sarah Conner’i takip ettiği sahnede koptuk iyice. Bir yandan da Terminatörle
empati yapıp ona acıdık. Zavallı romatizmalı zor yürüyen bir dedenin
aksiyon filmi çekmeye çalışması kadar acıklı durumdaydı.
Bir arkadaşım anlattıydı. Televizyonda yayınlanacağı zaman,
yalnız izlemekten korktuğu için, yalvar yakar küçük erkek kardeşini beraber
izlemeye ikna ediyor. Filmin olduğu akşam da anne baba evde yoklar. Arkadaş
diyor ki “o elin Sarah’ı izlediği sahnede öyle koktum
ki, yerimden kıpırdayamıyorum. Kumandaya uzanamıyorum ki
kapatayım. Kardeşimin elini tutayım dedim. Bir de ne göreyim,
kardeşim mışıl mışıl uyuyo.”
Ha bu arada Terminatörün geldiği, robotların insan ırkını bitirmeye yeminli olduğu 2024 yılına beş yılımız kaldı.
***
İnsanlar geleceği merak ediyor. Fütüristler de bu
konuda bir şeyler anlatıyor ama ne kadarı nasıl gerçekleşecek, ancak yaşayarak
göreceğiz.
1900 lü yılların başında Fransız sanatçı Jean-Marc
Cote ve sanatçı arkadaşları 2000 li yılları hayal ederek aşağıdaki resimleri
çizmişler.
Oldukça ilginç ve eğlenceli çizimler. Hayal ettikleri birçok
şey, farklı şekillerde gerçekleşti. O zamanlar, oldukça ilkel bir şekilde hayal
ettiklerinin, bu günkü gerçekleşen şekillerini görselerdi neler hissederlerdi acaba?
Şimdi de geleceğe dair birçok öngörüler ve hayaller
film ve diziler yoluyla canlandırılıyor ama bunlar ne zaman ve ne şekilde
gerçekleşecek cidden merak ediyorum.
Teknoloji o kadar hızlı ilerliyor ki hayallerimiz bile ona yetişemez oldu. İnsanoğlunun zekâsı ve becerileri hayallerine nanik mi yapıyor, yoksa hayaller” hadi arkamdan gel “ deyip teknolojinin önüne fener mi tutuyor bilemedim.
Bir ara akıllı telefonlarda ,"make up" uygulaması vardı de mi ?