3 Haziran 2017 Cumartesi

DİZİ İZLEME RACONU ÜZERİNE



DİZİ İZLEME RACONU

Yeğenimle beraber dizilere sardık bu aralar. İşsizlik başa bela. Tüm gün evde, para da yok ki gezmeye gidesin. Kültürel faaliyet de bir yere kadar. Artık akşamları iki işsiz çiğdem çitleyip yorum yaparak dizi izliyoruz. Gerçi yeğen yüksek lisan yapıyorum diye sık sık beni ekiyor, yok jürim vardı, sunum yapacaktım, proje hazırlayacaktım deyip yalnız bırakıyor ama artık idare ediyoruz. Annem bir iki bize takıldı ama yok, bizim yorum yapa yapa izlememizden sıkılıp ayrı odada ayrı dizilere takılmaya başladı.

                Öyle demeyin dizi izlemekte kolay değil sabır ve emek gerekiyor. Dizi günlerini saatlerini ve hangi kanalda oynadığını takip edeceksin, konuları karıştırmayacak, hangi oyuncunun hangi rolde oynadığını unutmayacaksın. O entrika sarmalını çözüp bir de aklında tutacaksın. Zor iş vesselam.

                Biz iki acemi dizi izleyicisi olarak başta epey zorlandık. Mesleki deformasyon galiba. Yeğen İstanbul’un dronla çekilmiş görüntülerine ver yansın ediyor, bizim medarı iftiharımız olan, dünyayı kıskandıran gökdelenlerimiz yok tarihi şehrin siluetini bozuyormuş! Yok, bağlantı yolları ormanları mahvetmiş miş! Yeşil alanlar gelişmiş ülkelerin ve dünya ortalamasının bilmem ne kadarı kadarıymış! Afet toplanma yerleri neredeymiş! vs vs. Ben de önce prodüksiyona, castinge, senaryolardaki boşluklara dekorlara vs. takıldım. Reklam çözümlemesi, dizi müzikleri derken diziden kopuyor, uzun, uzun bakışmalardan sıkılıp haber kanallarına geçiyor, sonra da orda takılıp kalarak konuyu kaçırıyordum ama neyse sonunda bizde racona alıştık. Artık sadece ananemden gördüğümüz, kızım o oğlana bu yapılır? mı ya da bak annesi oymuş benim dediğim çıktı gibi repliklerle izleyebiliyoruz.

                Dizilerde epey dikkatimi çeken şey var

                Öncelikle Artık Anadolu’da bile ev ev üstüne olmaz diyerekten kayınvalide yanına kız verilmezken neden bu zenginler torun torba gelin kayınvalide hep beraber aynı evde oturuyor merakımızı celp etti, ama birkaç öngörümüz var bu hususta.

                Efendim falancaların malikânesi filancaların yalısı feşmekancaların konağı falan öncelikle pek bi havalı duruyor. Herkese bir malikâne konak yalı olsa falancaların değil sadece falanın olur ki bu daha sönük kalır. Toramanların Malikânesi nere toramanın evi nere.

                Sonra birde masraf meselesi var. Oturduk hesap ettik nerden baksan böyle bir evde bir aşçı, bir orta hizmetçisi, bir kat temizliklerine bakan hizmetçi, bir şoför, bir bahçıvan beş çalışan istihdam etmek lazım. Bunlar en azından asgari ücret versen kişi başı 2000 liraya gelir, tabi sigorta yaptırmak lazım. Ki toplamda 10 000 lira sadece ev çalışanlarına veriliyor. Böyle bir durumda tüm aileyi aynı eve toplamak en mantıklısı. Yoksa her konakta, malikânede, yalıda ortalama üç aile olduğu hesap edilirse aylık 30 000 lira masraf çıkar.

                Tabi herkese bir havuz bir tenis kortu, bir deniz manzarası vs. olmasındansa sitelerdeki gibi ortak sosyal alan hesabı hepsinin faydalanacağı ortak mekânlar en makulü.

                İstanbul’daki trafik yol uzunluğu gibi problemler beraber oturmak için zorlayıcı bir etken. Öyle ye o kadar entrika Bizans oyunu kavga gürültü için insanların bir arada olması gerekli. O mesafeleri her gün aşıp o trafikte oradan oraya koşması mesele. Öyle olunca da erkekleri holdingde, kadınları yalı ya da konakta toplamak en güzeli.

                Dizi karakterlerine bir DNA testi yapılıp kim kimin kızı kim kimin anası yâda babası soy ağacı oluşturulmalı. Sonra fazıl gibi o onun nesiydi diye bulmaya çalışmaktan telef oluyoruz.

                Koskoca 15 milyonluk İstanbul’da bu nasıl bir yokluktur ki tüm aşk hikâyeleri 10 15 kişi arasında dönüyor. Sırayla herkes birbirine âşık oluyor. Orada da sanırım bir tasarruf düşüncesi söz konusu. Öyle ya burada iki kız kardeş orda da iki erkek kardeş var mesela. Bunların her birerini bir kişiyle eşleştirip âşık etmeye kalksanız dört ayrı aile girecek işin içine Oda masraflı iş bunca oyuncuya para verse yapımcı ne kazanacak. İki kardeşi diğer iki kardeşe birinin babasını diğerinin annesine, diğerinin annesini birinin babasına âşık edersin hem entrika olur hem de sürümden kazanırsın.

Her neyse bu hamur çok su götürür ara, ara izlenimlerimi paylaşırım. Zira sırada yaz dizileri var.

                Ha hala evlendirme programları, kayıp bulma programı gibi reality shovları izlemiyorum, izleyemiyorum. Aman dağlara taşlara onları da kınamayayım da başıma gelmesin.

                 



         

             

13 yorum:

  1. Dizileri düzenli takip etmek belli bir sorumluluk gerektiriyor sanırım, o gün o saatte tv başında olmak lazım :D Zengin aile dizileri çok popülerleşmiş :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız "Kağıt Salıncak" Sorumluluk sahibi olmak şart.Ama geç fark ettim. Artık işsizlik kariyerim boyunca bu açığımı kapatmaya azimliyim :)

      Sil
  2. Merhaba, blogunuzu yeni keşfettim. Çok keyif aldım. Dizilerdeki eleştirilerinize katılıyorum. Konular çok kısır ve birbirinin aynı. Bazen A dizisini mi, B dizisini mi seyrediyorum birbirine karıştırıyorum. Mesela ikisinde de hamile numarası yapan kadın oluyor ya da ikisinde de hamileyken çocuğu aldırmış ama aslında aldırmamış kadınlar oluyor. :))))E, yapımcılar dışarıdan senaryo yazanlara burun kıvırıyorlar müstahak.

    YanıtlaSil
  3. Yok ben dizi izlemeye tövbe ettim.Tövbe istiğfar eyleyip ,nedamet getirdim,doğru yolu buldum artıkın.Ama bak senin senaryon çekilirse kesin izleyeceğim söz.Bana haber ver.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah, keşke çekilse, inşallah....ama benim hiç umudum yok.

      Sil
  4. İşte klasik malikane, saçma sapan aşk senaryosu, Flash TV oyunculuğu bizim dizilerimizin hali. Çok can sıkıcı şeyler. Bu yüzden yabancı dizileri seyrediyorum. Adamlar her alanda iyiler. Senaryosu olsun, oyunculuk olsun vs vs. Örneğin adamlar bilim kurgu dizisi çekiyor film gibi. Hadi bizimkiler bilim kurgu çeksin de göreyim. Tavsiyemdir; izlemeyin, izlettirmeyin ve kurtulup huzura kavuşun.

    YanıtlaSil
  5. "Semih Keçecioğlu"
    Yorumunuz için teşekkür ederim Semih bey.Ama biz"yerli malı yurdun malı,herkes bunu kullanmalı" mottosuyla büyütülen bir nesiliz. Nasıl olacak şimdi yerli değil yabancı dizi izlemek ?☺
    Şaka bir yana, diziler hakkında ki düşüncem icin "Yeni Masalcı Ninemiz" yazıma göz atabilirsiniz.

    YanıtlaSil
  6. Psikolojik çözümleme açısından bir tek Fi dizisini takip ediyorum.O da internet üzerinden.Sizin espri dolu yaklaşımız da çok güldürdü beni :)

    YanıtlaSil
  7. :) ayy ateşböceği bitti ne tatlıydı. meryem, kalp atışı, dolunay, bizim hikaye iyi gidiyor :)

    YanıtlaSil
  8. "Daha Mutlu Yaşam"
    Teşekkür ederim.Laf aramızda yazarken ben de epey eğlendim.Fi dizisini çok duydum ama hiç bakmadım ,aslında merak ediyorum.Bir ara bakmalı :))

    YanıtlaSil
  9. "deeptone"
    Oo deep bayağı dizi yapmışsın kendine :)) Ama üç akşamın boş kalmıış ;)

    YanıtlaSil
  10. ben hiç tahammül edemiyorum ya televizyona :D bu arada seni takibe aldım :) bana da bekleriim

    YanıtlaSil
  11. "yalnizamaozgur"
    Demi ? Aynen .İnternetten takip ediyorum artık.Ben seni zaten uzun zamandır takipteydim :D :))

    YanıtlaSil