DİZİ
3
Evet
dizilerden devam
Dizilerdeki
önemli bir sorunsalımızda, esas kız olan, kadın başkarakterler.
Ya
Allah aşkına neredeyse bütün esas kızlarımız, elinde kalpli yastık tutan, sevimli
pelüş tavşancık kıvamında.
Aman
da pek miniş, miniş, sevimli, safça, şaşkın, şirin sakarlıklar yapan, genelde
alt veya orta alt sınıftan kızcağızlar. Üstelik saf ve temiz kalplilikte öyle
bir level atlamışlar ki, yaptıkları hiçbir hilekârlık, alavere dalavere, zengin
çocuğu kapıp, zengin aileye gelin olmak için yaptıkları, Bizans entrikaları vs.
onların saf ve temiz kalplerine toz konduramıyor. Son teknoloji, kendi kendini
temizleyen microfiber kumaş, ya da kir tutmayan lavabo gibi mübarekler. Sonunda
aşk hepsini affediyor.
Birde
ne hikmetse, genelde de tasarımcı, bu kızlarımız. Alt segment takı tasarlıyor
biraz daha gelişmiş versiyonları bina, yani mimar. Bir resim defteri, iki kalem
takımıyla bir oturuşta, iki üç çizgi ile harikulade olağanüstü tasarımlar yapıyorlar.
Kimseciklerin aklına gelmeyen muhteşem fikirler, bu güzel kızlarımızın aklına
geliyor. Zavallı, güzel sanatlarda, mimarlık fakültelerinde bin bir zorlukla okuyan
kızlarımız, kurumuş yaprak, çürümüş ayva resmi yapacağız, proje hazırlayacağız
da hocalara beğendireceğiz diye dirsek çürütsün. Senaristlerimiz tasarımcılığın
eğitim gerektirmediğini, ya da birkaç haftalık eğitimin yeterli olduğunu falan
mı zannediyorlar acaba.
Bizim
yedi senedir kent planlama ve tasarım okuyup, yüksek lisans yapan yeğen, artık
dökülmeye başlayan saçlarını yoluyor.”Tasarımcılık bu kadar kolaydı da, biz
niye proje hazırlayacağız, soyutlama yapacağız diye, günlük iki saat uyku ile haftalarca
çalışıp, jüri karşısında ecel terleri döktük, yabancı kaynak taraması için
İngilizce öğreneceğiz diye beynimiz yandı. Diyor.( yanlış anlaşılmasın, kendisi
bahse konu olunan şirin kızlarımızdan değil diye, etrafa çamur atan, kıskanç
bir kız değil o, bunları söyleyen bizim yeğen bir erkek)
Şöyle
aralarında öğretmen, doktor, mühendis, genel müdür, avukat gibi mesleklere
sahip, ayakları yere basan, başarılı, ama şık ve güzel, güçlü kadınlar var mı?
Evet,
ara ara var, lakin bunlar genelde, güzleri gülmeyen, nemrut suratlı, hep kötülük
düşünen, sevdiği adamı ya da nişanlısını, hemencecik bizim sevimli karakterimize
terk etmeyip, onlar için mücadele eden kötücül kadınlar.
Annelerimiz
öğüt verirdi “Aman kızım, oku da, kolunda altın bileziğin olsun. Kimselere
muhtaç olma “diyerek. Ama artık diziler şunu mu diyor?” aman kızım öyle
okuyacağım, çalışacağım, başarılı olacağım diye kendini kasma, sonra yüzü
gülmeyen, nemrut suratlı bir kadın olur, üstüne de evde kalırsın. Bul bir
zengin koca hayatın kurtulsun”
Ya
tamam, farklı sosyal sınıflar arasındaki aşk, geçmişten beri, hem de tüm
kültürlerde ilgi çekmiş, şiirlere romanlara konu olmuştur da, hiç bu kadar da
suyu çıkartılmamıştı.”Tüm zenginler, emekçi kızlarla evlenecek “ diye bir yasa
falan mı koydu birileri? Gerçi fena da olmaz hani. Gelir dağılımı
adaletsizliğine, bir nebze de olsa çare olur belki.
Bakın bide” ağalı” dizilerde ne keşfettim. Yanaşma
olarak başlanan hayat yolculuğunda, kâhyalığa, sonrada ağalığa terfi edilebiliyormuş.
Yani yeterince gayret gösterir, azimle beklersen eninde sonunda bir gün ağa
olursun. Bu sosyal sınıflar arasındaki” yatay hareketlilik” mi oluyor “dikey hareketlilik”
mi bilmiyorum ama ilham verici, motive edici bir durum doğrusu.
Zengin
olup ta, eve çalışan birilerini almak, ateşten gömlek. Evin genç ve yakışıklı
oğlanlarından birinin gönlünü çalamasa, evin yaşlı beyinin kalbini çalıyor bu
güzel ve sevimli kızlarımız.
Hadi genç bir çalışan riskli diyelim ,”yaşlı başlı oturaklı hanımefendi bir çalışan alalım yanımıza” deseniz, o zamanda bu hanımefendinin saf ve temiz kalpli kızları devreye giriyor. Hele birde “rızkımı veren Huda’dır kula minnet eylemem “ dercesine “yok efendim, ben kimselerden bir şeycikler kabul etmem, elimin emeğini yer aslanlar gibi çalışırım “ deyince bu müstağni kızcağızlara evin oğlu yâda beyi yağdırıyor da yağdırıyor. Ee bu kadar iyi niyetli hediyeleri geri çevirmek te olmaz şimdi” diyen temiz kalpli saf güzelimiz( istemem yan cebime koy misali) hediyeleri kabul etmek mecburiyetinde kalıyor.
Yok, ben bunları söylüyorum diye, öyle fakir fukaraya tepeden bakan, asilzade bir aileye mensup, yurtdışılarında okumuş, kapitalist burjuva falan değilim. Gayet de normal bir Anadolu kızıyım.
Tamam,
asker milletiz lakin bu tarihi ve militarist dizilerin bu kadar tutulmasının, ,hamasi
duygularımızın bu kadar kabarmasının psikanalizini yapmak için yüksek lisans
yetmez, doktorada yapmak lazım kanımca.
Galiba
birde komedi dizleri var, ama bende , “tahtaya tırnakla çizerken, çıkan ses”
etkisi yaptığı için izleyemedim.
Diziler sezon finalini yaptı. Bende artık tövbe
istiğfar ettim, yaz dizilerine başlamayacağım. İyi de şimdi ben ne yapayım? Kış
olsa atkı, bere örer vakit geçiririm de bu sıcakta mümkün değil.
Lütfen sesimi duyun. Allah rızası için bir iş!
melabaaağ. ben de anne dizisini çok severek ve ağlayarak izlediiim :)
YanıtlaSilMerhabaa ,hoş geldiiin ,sefalar getirdiin deeptone.İyi bayramlar.Evet güzel diziydi.Ama sanırım kötülere ve kötülüklere karşı algı eşiğim çok düşük.O yüzden, Cengiz karakterine tahammül edemediğim için fazla izleyemedim.Bir de o kadar, nefes nefese devam eden bir hikayenin finali ,çok zayıf kalmıştı bence
YanıtlaSilAsker dizilerinin aniden böyle çoğalması ABD'nin komşumuz Müslüman Suriye'nin işgaline Türk ordusunun destek vermesi, Mehmetçikleri orada harcamaları için maalesef:(
YanıtlaSilFırat Kalkanın'nda 70 küsur askerimiz Suriye'de şehit oldu :( niye? ABD öyle istediği için:( e, hani bu ABD, Fetö'cüydü, üst akıldı? pkk hamisiydi (ki öyle...)
Televizyon vb kitle iletişim araçlarında verilenler,eğer kolektif bilinçaltında bir karşılık buluyorsa, toplum tarafından çabuk kabul edilir.Ama işte kabul görüyor reyting alıyor diye de ,bir birinin benzeri ,boşluklarla dolu senaryolara sahip,abartılı oyunculukların olduğu dizilerin, birbiri ardına yayına girmeleri, değerlerimizi tüketim malzemesine dönüştürüyor.
YanıtlaSilBu kadar sağlam malzemelerden yapılan ürün de kaliteli olmalı