6 Ekim 2019 Pazar

BİZİM MAHALLE SİZİN MAHALLEYİ YENER …


POST TURUTH - HAKİKAT ÖTESİ
YA DA , KURGULANMIŞ GERÇEKLİK

POST turuth- KURGULANMIŞ GERÇEKLİK

Çocukluğumuzun paylaşılamayan oyun alanı, sokağımızın köşesindeki arsa oldu uzun süre.

Biz kızlar bebeklerimizi alıp evcilik oynamaya giderdik arsaya. Topladığımız çakıl taşlarını yan yana dizerek oturma odası, mutfak, balkon, sınırları oluşturur, ardından bebeklerimiz kucağımızda diğer arkadaşlarımızdan birinin çakıl taşı sınırlı evce gizine ziyarete giderdik.    Arsada bulduğumuz çakıllar, taşlar, dal parçaları, topraklar hatta çamurlar oyuncaklarımıza eşlik eder, hayalimizde oluşturduğumuz mesut dünyamızda her biri ayrı bir anlam kazanırdı.

Taşlar, topraklar, misafirimize ikram ettiğimiz lezzetli pastalara, böreklere, dönüşürdü mesela. Ya da şekilli düzgün bir taş parçası, bazen koltuk olurdu, bazen sehpa.

O anda gerçek olan hakikat değil, onlara bizim yüklediğimiz anlamdı…

Biz mutlu mesut dünyamızda evcilik oynarken haylaz erkek çocukları sökün ederdi bir süre sonra. Bağırış çağırış içinde arsayı dolduran oğlanların istediği futbol oynayacakları bir alandı elbette.

Eh o zaman oğlanlarla itişmeyi göze alamayan biz kızlar evimizi en yakın komşunun kaldırımına taşırdık. Evden getirdiğimiz kilimlerin üzerinde oyunumuza devam ederken bir yandan da afacan oğlanları seyrederdik.

Şevkle başlayan futbol bir süre sonra kavgaya evrilirdi çoğunlukla. Dizleri yırtılmış, ayakkabıları patlamış haylazlar, ter damlaları kirli yüzlerinde yol yol çenelerine akarken bir birlerine dayılanıp kabararak haklıyı tespit etmeye çalışırlardı.

Genelde bağırış çağırışa dışarı çıkan emekli bir amca veya eteği belinde çaçaron bir komşu teyze müdahale eder, Sonunda haylazlar topları kollarının altında arsayı terk ederdi

Kim haklıydı ki…

Kim bilir… Ne önemi vardıydı ki zaten. Önemli olan öfkelerini, saldırganlıklarını yöneltecekleri, enerjileriniz boşaltacakları rakip oyuncular yani ortak düşmanlar bulmuş olmalarıydı.

Bir zamanların çocukları, şimdinin büyükleri olarak o oyunlara kavgalara devam ediyorlar şevkle.

***

Oxford Sözlük tarafından 2016 yılının kelimesi olarak seçilen bu kavram, etkin olarak internet ve sosyal medyanın yaygınlaşması ile hayatımıza girdi.

Post turuth “Nesnel gerçeklerin belirli bir konu hakkında kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel inançlardan daha az etkili olması durumunu niteleyen bir sıfat” olarak tanımlıyor. Post-truth Türkçeye hakikat ötesi olarak tercüme edildi.

Yani Post Truth kanaatlerin oluşmasında duyguların ve kişisel inançların gerçeklerden çok daha etkili olduğu, insanların duygularını harekete geçiren ve inanmak istedikleri içerikleri doğru kabul eden bir dönemi ifade ediyor.

Bu dönemin en önemli özelliği ise yalan söylemenin utanılacak bir şey olmaktan çıkması, sıradanlaşması ve insanların yalan karşısında duyarsızlaşmasıdır.

.

Post-truth 2016 yılında tanımlanmış olmasına karşın somut olarak Körfez savaşı ile hayatımıza girdi.

Körfez savaşını milyonlar televizyon ekranında canlı olarak izledi. TV lirde görülen, geceyi ıslıklarla yaran yıldız kayması ya da havai fişek kadar güzel görsel efektlerle süslenmiş bir savaş oyunu iken, gerçek, o bombaların indiği yerdeki parçalanan insanlar, yitirilen hayatlar ve yerle bir olan insanların evleri ve yuvalarıydı.

Ama bu görüntüler Irak’a barış götürülmesi olarak pazarlandı ve tuttu da. Daha yakın zamanda yaşanan Vietnam ve Atom bombasının utancını yaşayan halk, bu söyleme gönülden sarıldı.

Post-truth kavramının hayatımıza yaygın olarak girmesi ise yeni iletişim kanallarının çoğalması, internetin hayatımıza girmesi ve sosyal medyanın yaygınlaşması ile oldu. Küçülüp hafifleyen ve her yere taşınabilen iletişim aygıtları sayesinde bilgi her an ulaşılabilir durumdaydı. .Artık insanlar enformasyonun sadece alıcısı değil aynı zamanda üreticisi konumunaydı.

Bu beraberinde yaygın ve kontrolsüz bilgi akışını getirdi. Editörler ve genel yayın yönetmeni gibi eşik bekçileri ile kontrolden geçirilen geleneksel medya etkisini kaybetti. Ve sosyal medya yeni haber alma kaynağı haline geldi. Bu durum beraberinde kontrol mekanizması olmayan sosyal medyayı her türlü manipülasyona, dezenformasyona, çarpıtmaya müsait bir zemine de dönüştürdü. Yalan haberler hızla yaygınlaştı, sonradan gerçek anlaşılsa bile ilki kadar rağbet görmedi.

Artık insanlar için gerçek önemini yitirdi, hislerine ve duygularına hitap eden, kişisel inançlarına uygun ve kendilerini daha iyi hissettiren içeriklere rağbet eder oldu.

Bunun ne gibi sonuçlarının olabileceği ABD seçimlerinde ve İngiltere’de Brexsit oylamasında somut olarak ete kemiğe büründü.

11 Milyon olan göçmen sayısının 30 milyon olduğunu savunan Trump seçim söylemini bu iddiası üzerine kurdu. Ekonomik sorunlardan ve diğer olumsuz koşullardan şikâyetçi olan seçmen üzerinde, bu durumun sorumlusunun göçmenler olduğunun iddia eden söylem etkisini gösterdi. Daha sonra yalan olduğu ortay çıkmasına rağmen rakibi Hillary ile ilgili yalan haberleri de ısrarla tekrarlayarak rakibini itibarsızlaştırdı ve seçimlerin kazananı oldu.

Yine İngiltere’de AB yükümlülüklerine dair gerçek olmayan iddialar hızla yayıldı ve halkın algılarını etkileyerek referandumla İngiltere’nin AB den ayrılmasına giden süreci başlattı.

  düşünüyorum o halde varım düşünüyorum o halde haklıyım

Artık Körfez savaşını TV ve radyolardan takip eden halk gibi pasif konumda olmamasına karşın insanların alıcısı olduğu içerikler yine de çok fazla değişmedi. Hala” yalan da olsa bana iyi hissettirecek şeyleri söyle” diyen bir kitle var yaygın olarak

Son zamanlar da ülkemizde büyük kutuplaşmalarla mahalleler oluşturuldu. Bu mahallelerin duvarları sosyal medyadan topladığımız içerikler ile örülüyor artık. Herkes kendi dünya görüşüne fikirlerine uygun bir mahalle buluyor. İnsanlar sosyal medya da gündelik hayatta olamayacağı kadar keskin fikirli, saygısız, nobran ve acımasız.

Ya, içinde olduğu topluma kendini kabul ettirebilmek için ya da zaten var olan kendi fikirlerini destekleyecek argümanların başkaları tarafından da çokça dile getirilmesinden kaynaklanan özgüvenle, insanlar alabildiğine pervasızca davranabiliyor.

Deneyimleri kişiselleştiren algoritmalar da benzer içerikleri önümüze getiriyor.

            Bu farklı fikirler ve görüşlerden haberdar olmayan ya da olma zahmetine katlanmayan insanların daha da keskinleşmesine birer fanatiğe dönüşmesine sebep oluyor. Düşünsel konfor alanlarından çıkmak istemeyen bireyler mahallesinin duvarlarını doğruluğu müphem bu sosyal medya argümanları ile taş taş tuğla tuğla örüyor. Gerçek bilgiye ulaşma zahmetine katlanmayan insanımız, önüne konulan enformasyonu kendi hayal dünyasına göre şekillendiriyor. Oyun oynayan çocuklar gibi, hakikati görmek istemeden ona yüklediği anlam ile oyalanıyor.

            Bu malzemeler oldukça da işlevsel, yerine göre karşı mahalle olarak gördüğü insanlara karşı silah olarak da kullanabiliyor. Sosyal medyada propaganda ve manipülasyon amaçlı içerikler kolayca alıcı bularak hızla yayılıyor. Üretilen sahte içeriklerle, bir görselin başka bir olayla özdeşleştirilmesi ile bilgi ve görüntülerin çarpıtılması ya da tahrip edilmesi ile oluşan malzemeleri, kendinden olarak görmedikleri insanlara silah gibi doğrultup, kıyasıya bir savaşta kullanılıyor. İnsanlar bir nefret objesine dönüştürülüyor.

            Evet, artık insanlar gerçek olan değil, aynı dekore ettiği bir evde yaşar gibi ya da evcilik oynayan çocukların yaptığı gibi kurgulanan bir hayatta yaşamayı tercih ediyor.

            Toplumsal olarak var olan mahallelerin duvarları alabildiğine yükseldi. Mahalleler arası maç yapan çocuklar hiç olmazsa birbirlerini görerek yenişmeye çalışırken, artık insanlar muhayyel düşmanlar üzerinden zafer kazanmaya çalışıyor.

Aslında gerçek olan şu ki her mahalle bu şehrin içinde yaşıyor ve her kesin bir birine ihtiyacı var.

Sağlıklı bir toplum olabilmenin yolu, farklılıkların ahenkle birbirleri ile koordineli bir şekilde çalışması ile mümkün.

Aslında yükselttiğimiz duvarlar bize düşmanın dışarda kaldığı,  korunaklı bir mahalle inşa etmiyor, tam aksine içinde hapsolduğumuz, beraber olmanın güzelliklerinden mahrum olduğumuz bir distopya inşa ediyor… Yalan mancınıklarına doldurularak karşı mahalleye fırlatılan nefret, geri dönüp her mahalleyi vuruyor…

Yalan haber, manipülasyon ve deformasyonla beslenen nefret, öfke önce insanın kendisine zarar veriyor. Haklı çıkmak için çalışmaya harcanan enerji, karşıdakini anlamaya çalışmak için harcansa, ortak çabalarla inşa edilecek güzellikler, hepimizin yaşamını daha kaliteli ve mükemmel hale getirecek kuşkusuz.


14 yorum:

  1. Derine inen bir analiz olmuş. Kimsede bu durumu engellemeye çalışır gibi de görünmüyor. Herkes bu durumdan faydalanma peşinde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu bir nebze de olsa önlemeye yönelik teyit.org vb platformlar Türkiye'de ve Dünya'da çalışmalar yapıyorlar lakin etkileri fazla olamıyor.Dediğin gibi insanlar gerçeğin değil işine gelenin alıcısı oluyor.

      Sil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş, yazdıklarınızda yerden göğe haklısınız da bu durumdan nasıl çıkılacak hiç belli değil. Herkes kendi mahallesinde ''körler, sağırlar birbirini ağırlar''modunda devam ediyor:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.Bu sorun sadece ülkemiz için geçerli değil.Küresel bir sorun.Uzmanlar bu konuda çokça kafa yoruyor,bilimsel çalışmalar yapılıyor.Ben de merak ediyorum önlem olarak neler önerecekler bakalım.Mahallelerden kafayı biraz çıkarmadıkça da durum devam eder zaten.Alan memnun satan memnun.

      Sil
  3. Çocukken toprakla oynamayı,çamurdan kaplar yapmayı pek severdim.Bir de fırın yapmaya çalışırdık,onu hatırladım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. A evet... o fırınlarda bizde yapardık.Tepe şeklinde toprakları yığar, suyla üstünü ıslatırdık. Sonra da tepenin içindeki kuru kalan toprakları oyarak içini kazardık.

      Sil
  4. Blogunuz sade ve şık,yararlı bilgiler barındırıyor.Takip ettim sizi de beklerim. https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.Hoş geldiniz, beğenmenize sevindim. Zeten sizi tekipteyim.

      Sil
  5. Peki bu karmaşanın bir ödnüm noktası olacak mı acaba? Post truth tabirini duymamıştım ama altında yatan anlamı yaşıyoruz yıllardır. Ciddi bir bilgi(sizlik) saldırısı var hayatımıza. Ağzı olan konuşuyor tabiri vardır ya hani. O hesap. Her önüne gelen uzman kesilmiş, her konuda yapan bir kesim türemiş. Ne gerçek ne değil bazen anlayamıyorum bile. Ve savunulanlar. Sokaktaki insan bahçesinden vazgeçip binaları savunuyor mesela. Öyle bir pompalandı ki binalaşma en doğrusunu bu görüyor.
    Bu yanlıştan dönmek mümkün olacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duymamanız normal,.Dediğiniz gibi 90 lı yıllardan beri bu karmaşanın içinde yaşıyoruz ama daha yeni adı kondu.
      Peki çözüm nedir ? İnanın bu sorunun kolay bir cevabı yok. Sorunun büyüklüğü, etkileri ve karmaşıklığı uzmanları bile ürkütüyor. Uzmanlar bu konuda çalışmalar yapıyorlar lakin daha yeni yeni. Sorunun eğitimsizlikten kaynaklanmaması da işi daha da karmaşıklaştırıyor. Yapılan araştırmalara göre eğitim arttıkça insanlar daha usturuplu ve inanılır yalanlar üretiyorlar.
      Şimdilik yapılmaya çalışılan içeriklerin doğruluğunun teyit edilmesi için platformlar oluşturmak. Avrupa’da onlarca Amerika’da ellinin üzerinde bu tarz platform var, lakin ülkemizde sadece bir tane teyit.org var. O da yeterince bilinir ve etkili değil.
      Yine okullarda medya okur yazarlığının zorunlu ders olması için çalışmalar var bildiğim kadarıyla.
      Biz ne yapabiliriz? Tam olarak onu da bilmiyorum doğrusu ? Elden geldiğince bu konuda farkındalık oluşturmaya çalışmaktan başka bir şey diyemiyorum…
      Ama ben iflah olmaz bir ümitvarım. İnanıyorum ki çözüm yolları üretilecektir…

      Sil
  6. bizim mahalledeki lisede basketbol oynarız akşamları. bu sene yeni duvar yaptılar o da yetmedi duvarın üzerinde demir ağ çektiler. nedir bu kadar korkutan. iki pota var bırak okul sonrası gelip çocuklar oynasın. alan bırakmadılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocukların oyun alanları git gide daralıyor maalesef.Bir çok okul da bahçesini otopark olarak kiralıyor artık.Dediğiniz gibi nedir bu çocuklardan korkunuz.Bırakın oynasınlar...

      Sil
  7. hımms post modern vardı demek şimdi biz post truth dönemindeyiz doğru terim geröekten de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya...Post modern ,post natal, post travma vs vs...Şimdide post truth çıktı :)) Şaka bir yana da gerçekten de yaşadığımız durumu tam anlatan bir niteleme olmuş...

      Sil