İmtiyaz-ı
sabit ü seyyarı müşkildir hayal
Zanneder
keşti-nişinan sahil-i derya yürür
Koca Ragıp Paşa
Şair burada diyor ki; yerinde duranlarla hareket edenleri ayırmak her zaman kolay iş değildir. Zira gemi hareket edince, geminin içindekiler sahilin yürüdüğünü zanneder.
(Şiirle arası pek de parlak olmayan, hatta baştan sona bir şiir kitabı bile bitirememiş biri olarak bercestelere bayılırım. İki satırla o kadar çok şey anlatır ki… Lütfen şu iki satırı yüksek sesle okuyun ve kulağa gelen kendi sesinizin tınısını dinleyin.)
***
İletişimi en yalın haliyle anlatacak olursak; iki birim arasındaki, birbiriyle ilişkili mesaj alışverişidir diyebiliriz.
Şöyle bir şey; Gönderici (kaynak)è
mesaj è kanal è alıcı è
ç==== geri bildirim ç=======
İletişimde kaynaktan gelen mesajı alır, kodlar ve açarız. Yani yorumlarız.
Her iletişimde yorumlama vardır. Kişiler yorumlarken kişisel özellikler,
kültürel birikim ve inanç önemli rol oynar. İnsanlar mesajı olduğu gibi değil
olmasını istediği gibi alırlar. Gördüğü gibi değil görmek istediği gibi kabul ederler.
Tecrübe dediğimiz şey geçmiş deneyimlerimizden elde ettiğimiz mesajların kıyaslanmasıdır.
Ve iletişimin önündeki büyük bir engele dönüşebilir, yeni bilgilere, yeni
deneyimlere baştan duvar örebilir.
Kişi genellikle kendini yormayacak,ezberini bozmayacak iletileri
almayı tercih eder.Bu da kişisel bir konfor dairesi sağlar.Yani aslında
hepimizin kafasında bilgileri seçen, filtreleyen ve tasnif eden bir editör
vardır.Aynı olayları birbirine taban tabana zıt bir şekilde yorumlayan kimseler
bunu en net şekilde gösterir.
Kişisel dostluklarda da bunu görürüz. İnsanlar kendilerini
yormayacak, kestirilebilir davranışlara sahip ve benzer özellikler taşıyan
kişilerle dost olmayı tercih eder. Bu aslında konforlu görünürken insanın
iletişim becerilerini zayıflatır. Kültürel zenginleşmeyi sekteye uğratır.
İnsanın kendi benzerlerinden alacağı şeyler sınırlıdır ve sadece ezberlerini
pekiştirmeye yarar.
Bilgi edinmekte de aynı durum geçerlidir. İnsanlar genellikle kendi inanç ve düşünce yapısına sahip kaynaklardan bilgi edinmeyi seçerken, düşünce konforundan ödün vermezler. Böylelikle de öğrenme, inceleme, kıyaslama zahmetine girmeden tek tarz beslenmeyi tercih ederler. Sonuçta da hazmedilmemiş depolanmış bir bilgi yığını elde edilir. Düşünülmüş değil ezberlenmiş bilgiler, fikir kılığında seslendirilir. Kof içi boş cümleler tekrar tekrar söylenmekten öteye geçemez.
İnsan kararının, düşüncesinin ve seçimlerinin doğru olduğunu
onaylayacak iletileri tercih eder. Bu onda algıda seçicilik oluşturur.
Mesela bir araba almaya karar verdiniz, araştırdınız ve bütçenize
göre bir araba aldınız. Ve mesele bitti değil mi? İşte algıda seçicilik ondan
sonra başlar. Artık aldığınız araba markasını yollarda daha çok görürsünüz.
Arabanın yaygın servis ağı, fiyat –performans seviyesi, yakıt tüketiminin
benzer türlere göre tasarruflu olması, malzeme kalitesi vs. hakkındaki bilgiler
daha çok kulağınıza gelmeye başlar. Reklamları daha fazla dikkatinizi çeker.
Arkadaşlarınızla araba karşılaştırmalarına girersiniz. Zaten aldığınız bir
araba hakkında bu kadar fazla zihinsel mesai yapmanızın sebebi, ne kadar doğru
karar verdiğinizi onaylatma ve pekiştirme arzusundan kaynaklanır
Bercestemize dönecek olursak, Koca Ragıp Paşa diyor ki ;” etrafında
gördüğün şeyler her zaman algıladığın gibi olmayabilir. Yanılıyor olabilirsin.
Algılarına düşüncelerine güvenme. Elindeki verileri çeşitlendir”.
Hayatımızın her noktasında doğru karar vermek için kaynaklarımızı
çeşitlendirmek gerekir. Ne kadar faklı kaynaklardan veri toplar ve analiz
edersek o kadar doğru neticeler elde ederiz.
Farklı karakter yapısındaki, farklı dünya görüşündeki, farklı
inanç sistemine sahip insanlarla kuracağımız dostluklar iletişim becerilerimizi
geliştirecek, dünyamızı zenginleştirecek ve sorun çözme becerilerimizi
arttıracaktır.
Benzer bilgi ve düşünceleri farklı şekillerde dile getiren on tane
kanaldansa farklı şeyler söyleyen on tane kanaldan elde edeceğimiz bilgi,
analitik düşünme kabiliyetimizi arttıracak, daha isabetli teşhis yapmamıza imkân
sağlayacak, daha doğru kararlar almamızı kolaylaştıracaktır.
Hâsılı kelam, bizden farklı insanlarla da arkadaşlık edelim,
bizden farklı fikirlere de kulak verelim. Salt hakikatin bizde olduğundan,
mutlak ölçünün biz olduğundan o kadar da emin olmayalım.
"İmtiyaz-ı sabit ü seyyarı müşkildir hayal..Zanneder keşti-nişinan sahil-i derya yürür" 🙂 bu tür osmanlıca şiirleri farklı anlamlar içerse de günümüzde "okunuşları" nedeniyle çok nostaljik olduğu için "sanki karşınızdaki insana kur yapıyormuşsunuz" gibi insana bir his verebiliyor..😀 koca ragıp paşanın da güzel sözleri varmış..iletişimle ilgili güzel bir yazı olmuş,emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilSadece kendini doğru gören en büyük hatayı yapar yine kendine. Dinlemesini de becerebilmek gerekir ki etkili iletişim gerçekleşebilsin.
YanıtlaSil"Ertuğrul Yıldırım"
YanıtlaSilTeşekkür ederim.Bunlar hep TRT dizilerinin etkisi :)
"Ebemkuşağı"
YanıtlaSilHaklısınız,Dinlemek de söylemek kadar önemli :)
Yazıda geçen "aldığınız araba markasını yollarda daha çok görürsünüz" olayını bizzat yaşadım ve sürücüsüyle selamlaştık :))
YanıtlaSilKarara gelene kadar bir sürü çeşitlilik olsa bile yine de insan en son karar verdiği şeyden sonuna kadar memnun olmak istiyor sanırım.
Çok keyifli bir yazı olmuş, elinize sağlık :)
Konfor meselesi önemli. Konfor alanımızın dışına çıkmaya pek de gönüllü davranmıyoruz; ancak hayatın gerekliliklerinden biri de bu bence. Neşeli sevgilerle :)
YanıtlaSil"Momentos"
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Haha ha yaşasın araba kardeşliği :))
"Mutlu Anlar Koleksiyoncusu"
YanıtlaSilİşte o konfor alanlarının dışına çıkmaya istekli insan az ama yaşanan kısır döngü de ortada :)
hımm farklı yemekler müzikler filmler kitaplar gibi yaniii iyiii :)
YanıtlaSil"deeptone"
YanıtlaSilEvet aynen, farklı yemekler müzikler filmler kitaplar gibi yaniii .Çeşitlendirmek gerek hayatı :))
İnsan hep kendi fikirlerinin doğru olduğunu düşünür. Ne kadar sığ bir yaşam alanımız varsa, fikirlerimiz de o kadar sığ olur, geniş düşünemeyiz ve gerçek salt düşünceden uzaklaşırız. Dediğiniz gibi farklı kaynaklardan veri toplamak gerek.
YanıtlaSilEmpati ve dinleme sanki yavaş yavaş azalıyor en çok buna üzülüyorum doğruların bakış açısından ziyade bir inatçılık var sanki😊 güzel bir yazı olmuş 😊
YanıtlaSilDeğiliz asla cam güzeli'm, herkes tek doğrunun kendisi olduğunu sanıyor ama bazı şeylerde herkes hani ortak bir paydada buluşur ya işte o zaman tamam diyorum kesin doğru demek ki..:))
YanıtlaSil"Mustafa TÜRKÖZ"
YanıtlaSilHaklısınız sığ yaşam güvenli görünür,lakin insana fazlaca bir şey de katmaz.
"asli erguven"
YanıtlaSilEvet empati eksikliği önemli bir faktör.İnsanlar karşıdakini de dinlemek yerine ısrarla sadece kendi doğrularını savunuyor :)
"bücürükveben"
YanıtlaSilkitleler manipüle edilebilir Müjde abla.Ortak paydada buluşmak her zaman mutlak doğruya ulaştıramayabilir.Eğer ezber değilde,emek verilmiş özümsenmiş fikirlerimiz ve doğrularımız varsa cesaretle onun ardından gitmek daha güvenli.
Yeni yazı var mı diye geldim, gelmişken o beyiti dediğin gibi yüksek sesle okudum özellikle ilk mısra şarkı gibi, lisede okurduk biz failatün, failatünler vardı:)))
YanıtlaSil"bücürükveben"
YanıtlaSilAynen öyle Müjde Abla,yüksek sesle okuyunca şarkı gibi geliyor kulağa :))