29 Ağustos 2021 Pazar

KEZBAN PARİS'TE

 


Bizim Kezban Bacı kendini parklara bahçelere vurdu. Ayakları yere basmıyor.

Neden derseniz, yeni yeşil şapkasından dolayı. Kendisi, Kezban Paris’te filminde ki Hülya Koçyiğit havalarına girdi.

Hatırlarsınız köylü kızı Kezban’ı kalantor işadamı Hulusi Kentmen elinden tutarak oğluna layık bir genç kıza dönüştürür. O zamana kadar kızın yüzüne bakmayan Ayhan(İzzet Günay) birden Kezban’a deli divane olur. Benzeri birçok film var var aslında. Türkan Şoray’ın oynadığı bir filmde de benzer bir konu işleniyordu. Sokaklarda şarkıcılık yapan Türkan Şoray gazinocular kralı tarafından keşfedilince kısa bir eğitimden geçirilerek salon hamfendisi kıvamına geliyordu.

Kısa bir eğitim dedim, çünkü gerçekten de kısa bir eğitim. Bir oturup kalkmayı öğreten görgü hocası ermeni madama, bir nota öğreten şan hocası, bir de dans hocası tamam. Birkaç haftaya kalmadan Türkan Şoray Türk Sanat musikisi divasına dönüşüveriyordu.

Müzik konusunda verilen tavsiye neticesi “Mozart'a hayranım”,” Chopin çok severim”,” Çaykovski'yi iyi bilirim konken kankam olur”  kıvamında birkaç kelam, uzun ağızlık ile içtiği sigara ve şuh bir gülüşle müzik otoritesi uzmanların aklını başından alıyordu.

Evet, ambalaj ile değiştiğini sanan kenar mahalle ya da köylü dilberi kadar onun ambalajına bakıp kalitesini anlayamayan sosyete mensupları da enteresan. Ha belki de sosyete ya da müzik otoritesi geçinen insanların da kalibresi o kadar.

Hayır, maksadım o insanları aşağılamak değil asla. Söylemek istediğim ülkemizde ambalajın görüntünün içeriğin önüne geçmesi kadar buna inanan insanların fazlalığı.

Bunlar filmlerde elbette de reel hayatta da benzeri şeyler yaşamıyor muyuz?

Farklı yaşam tarzlarına sahip insanlar kendilerini semboller ve belli pratikler üzerinden ifade ederken işin değerler boyutuna girmeye hiç gerek duymuyorlar. Hatta bunu bırakın aynı ambalaja ve sembollere dâhil olmayan herkesi acımasızca  aşağılayarak nefret kusuyor. Acıklı bir durum. Biçim her zaman içeriğin önünde maalesef ülkemizde.

Ha ne diyordum ben aslında?

 Kezban Bacı yeni şapkasını pek beğendi. Onu başına geçirdiği andan beri oturması kalkması konuşması değişti. Pek bi kibar hanım hanımcık.

O öyle de bizi pek de ikna edemiyor. Biz içinde ki Kezban ne zaman yeniden, Şahika Koçarslan’lı gibi  “yetti beaa”  diye  bağırarak ortaya fırlayacak onu bekliyoruz.


14 yorum:

  1. Amigurumi çok tatlıymış. :)
    Sözlerinize katılıyorum, dış görünüş hep daha önemli görülüyor. Yeşilçamdan günümüz dizi, filmlerine kadar hep dış görünüşün daha önemli olduğu algısı verilip duruyor. Maalesef başarıyorlar da etrafa bakarsak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eveet çok tatlı gerçekten. Maalesef "ye kürküm" dönemi hiç geçmiyor:)

      Sil
  2. Süslü ambalaj ve durumu göre hareket ederek bir ömür geçiren insanalar var. Hem hayatta hem iş hayatında.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız. Garip olansa bunun insanlarca satın alınması.

      Sil
  3. ayyy kezbaaan biricik oo :) bu yazıda komiklikten çok eleştiri dapmışsıın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayy evet ya nane şekeri:)) Sosyal medyada ve gerçek hayatta gördüklerim çok canımı sıkıyor ama Deep :(

      Sil
  4. 😍= Yazıyı okurkenki temsili ben 😀. Bebek şahane olmuş ama yorumlama ondan da şahane, ellerinize sağlık ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay ay çok tatlısınız😍😇 teşekkür ederim. Çok eğleniyoruz biz de bizim Kezban'la

      Sil
  5. Bebeği ne kadar güzel örmüş kim yaptıysa, eline sağlık :))
    İyi hatırlattın ya biraz nostalji yapıp o filmleri izleyeyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay onun takımı var. Benim alt benlerim bacılar onlar. Eski bölümlerde hikayeleri de var :))
      Her zaman izlenir bu filmler :))

      Sil
  6. Yanıtlar
    1. Hah ha evet. Sosyeteye giren kızlar hemen konken kankası buluyor kendine :))

      Sil