13 Eylül 2020 Pazar

ÇOKOMEL TADINDA ÇOCUKLUK.

 

Bir kavanoz Çokomelin, beni bunca mutlu edeceğini ,nereden bilebilirdim ki?

Akşamüstü geç vakit bir markete girdim. Marketin kapanmasına tam 36 dakika kalmış. Nasıl da yorgunum. Market arabasına yaslanmış bir vaziyette, adeta ayaklarımı sürüyerek ilerliyorum. Alışveriş listemdeki ürünlere rastladıkça, bezgin hareketlerle alıp arabaya atıyorum.

Alacaklarım bitti kasaya yaklaşırken birden o ne!!!

Market rafları, mavi haleli bir ışıkla aydınlandı. Diğer tüm ürünler yavaşça kayboldu, raflar boşaldı sadece “O”  kaldı. Ayaklarımın altından zemin çekildi, etrafımda el ele vermiş Çokemeller dans etmeye başladı…

Yok ya, tabi ki de öyle olmadı.

Bir baktım, indirim rafında, mavi mavi gülümseyen bir kavanoz Çokomel.  Market ışıkları altında, mavi jelatinli ambalajı ile göz süzüyor.

İçimde ki çocuk, el çırparak zıplamaya başladı. Kıyamadım, bir kavanoz Çokomeli alışveriş arabasına attım, kasaya geldik. Kasadan geçtikten sonra, Çokomelleri kucakladı, eve kadar yüzünde kocaman bir gülümseme ile geldi.

Bu kocaman gülümsemenin sebebinin, çikolatanın verdiği sahte mutluluk olmadığından eminim. Zira dolapta, üç aydan beri bekleyen, ancak üçte biri yenilmiş çikolata paketi hala duruyor.

Evde, her an güzümün önünde olacak şekilde, masanın üzerine koydum, girip çıkıp seyrediyorum. Her seferinde yüzümde kocaman, aptalca bir gülümseme. Ve inanın,  üç gün boyunca bir tekini bile çıkarıp ta yemedim.

Peki, neydi içimdeki çocuğun ayaklarını yerden kesen, onu bunca mutlu eden şey?

Tabi ki çocukluk hatıraları…

O zamanlar böyle kavanoz dolusu Çokomel yoktu. Üçlü paketler halinde,  ya da tek tek satılırdı. Ve hala arada bir, denk geldikçe de alırdım. Şimdi böyle, bir kavanoz dolusu olunca, adeta bir düğmeye basılmış gibi, beni çocukluğuma ışınladı.

Galiba o zamanlar, gramajı biraz daha fazlaydı ya da bana daha büyük geliyordu. Şimdi küçülmüşler gibi hissediyorum.

Şimdi Çokomel yemenin raconu, ambalajını çıkarırken başlar. Yırtmadan çıkarmak önemli. Sonrasında, yavaş ve nazik hareketlerle tamamen çıkarılıp, düzeltmek gerekir. Bir sonraki aşama da ise iki kâğıdın arasına koyarak tırnakla düzeltme. En son ise, kâğıdın arasından çıkarıp, yine tırnakla kazıyarak ama yırtmadan son rötuşları verme safhasıdır.

Bu son safha en önemlisiydi. Ve bunun için en uygun zamanlar ise, hafta sonuna yaklaştığımız günler olurdu. Hafta başında mendil ve tırnak kontrolü olduğu için, dipten kesilmiş tırnaklarla düzeltmek mümkün olmadığından, hafta sonuna doğru, tırnakların uzamasını beklemek gerekirdi. Her an yırtma korkusu ile yavaş ve dikkatli hareketlerle işlem uygularken yüreğimiz ağzımızda adeta nefes almadan kazırdık. Ne kadar dikkatli olsan da muhakkak arada yırtılıp ziyan olan ambalajlarda olurdu.

O zamanlar daha lisanslı ürün gibi sınırlamalar olmadığı için, Çokomel ambalajının üzerinde çeşitli Walt Disney karakterlerini resimleri basılırdı. Bazı karakterler daha fazla çıkarken bazıları daha az bulunurdu.Bir de rengarenk ambalajları olurdu. Kırmızı,mavi, mor, sarı. Bunları gruplayarak, dikkatle defterlerin arasına yerleştirir, fazla olanları başka arkadaşlarımızla değiş tokuş ederdik.

Bir başka değerlendirme yolu ise resim çerçevesi yapmaktı. Dikkatle katlayıp, birbirinin arasında geçirerek yapılan bu işlem, ayrı bir el becerisi gerektirirdi. Renkleri sırayla dizerek, araya ambalajın parlak kısmını koyarak, farklı kombinasyonlar denerdik.

Ben bunlara dalarken, Entel Bacı oradan diyor ki, “tüm bunlar, kaçış sendromu. Hayatında başa çıkamadığın sorunlarından kaçarak, çocukluk anılarına sığınıyorsun. Çocukluğunu bu kadar sık hatırlaman, sorumluluksuz zamanlarına duyduğun özlemden kaynaklanıyor.

Entel Bacı böyle ukalaca söylenmeye başlayınca, diğer tüm bacılar ona dönüp” hadi kardeş, işine bak sen” diye ayar verdiler. Garibim o da “hıh” diye omuz silkip,sesini çıkarmadan okuduğu “Sevgili Arsız Ölüm” romanına döndü.

Şimdi diğer bacılarla oturmuş, Çokomel kavanozunu seyrederken, bir yandan da Entel Bacını söylediklerini düşünüyorum.

Gerçekten de, doğruluk payı var mıdır acaba?

 

25 yorum:

  1. Çok tatlı bir yazı olmuş, o zamanlar çokomel kağıdını yırtmadan düzeltmek bizim için sorumluluk isteyen büyük bir işti 😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay evet ya... Ne büyük sorumluluk, ne zor bir işti :))

      Sil
  2. Bir ara akülü araba veriyordu hatta.
    Ambalajları mektupla gönderip katılıyordun. Başka şartlarda vardı sanki ama hatırımda yok. Sadece o akülü araba bana çıkar mı hayalimi hatırladım şimdi.
    Çocuktuk.
    Güzeldik.
    Ve herşey bizimle güzeldi.
    Şimdi güzel olmayan herşey de biraz biz varız galiba...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bak o çekiliş işini hiç hatırlamıyorum.
      Evet her şeyi güzelleştiren, çocuk olmamızdı. Çocuk naifliğini kaybedince, güzelliklerde kayboluyor :))

      Sil
  3. Tam olarak hatırlayamıyorum ama rahat bir kırk ya da kırk beş senesi var. Küçük kardeşim yaş günümde bana çokomel almıştı. Hala aklımızda kalmış o günler, her karşılaştığımızda hatırlarız. Şimdi yazınızı okuduktan sonra benim de yıllar sonra canım istedi, çocuklar gibi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay ben de, anneler gününde kolonya almıştım anneme. Hem de onun yanında babamdan para isteyerek :)) Çocukken insan ne saf oluyor.
      A101 de indirimli ürünlerde vardı Çokomel,kaçırmayın derim :))
      Ben de içimde ki çocuğa aldım zaten ;)

      Sil
  4. Entel hanım dursun azıcık köşede, doğru olsa bile dursun,her doğru her yerde söylenmez diye özlü söz var diye düşünsün azıcık :)

    eskiler daha lezzetli ve güzeldi ya, bilmiyorum belki de çocuk olduğumuz için, ben o lezzetleri bulamıyorum şimdikilerde :) ben de yüzük yapardım ki o kağıtlarla ,sonra da takardım parmağıma.Yeğenlerime yapıyorum şimdi bu kağıtlar elime düşünce, seviniyor onlar da bir zamanlar küçük olan ben gibi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O köşesinde duraraktan laf söylüyo zaten. Napcan idare ediyoruz diğer bacılarla :))
      Çocukluğumuz lezzet katıyordu bence. Yoksa o zaman ki çikolatalar pekte kaliteli sayılmazdı:))
      Eveet yüzüklerden ben de yapardım. Onu unutmuşum bak,sen söyleyince hatırladım :))

      Sil
  5. Bir Çokomel'i, bir de Eti Puf'u ara sıra alırım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçimizdeki çocuğu mutlu etmek ne güzel :))

      Sil
  6. Çok güzel bir yazı olmuş. Bazen en ufak bir eşya bizi en özlediğimiz ama normalde hatırlamadığımız zamanlara götürüyor. Benimde koku hafızam çok kuvvetlidir. Bie koku duyarım ve saatlerce etkisinden çıkamam. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim :)) Evet koku çok güçlü bir hatırlatıcı.Bazı kokular vardır ki beni de direk o zamanlara götürür. :))

      Sil
  7. Hayır hayır sana büyük gelmiyor, büyüktü! Ben yıllardır görmediğim için ilk fotoğrafa bakıp "aaaa gramajı azaltmış hainler" dedim :)
    Çokomel çocukluk tabii ya, çocukluğumuzu bile hatırlama lüksümüz yok muymuş yani Entel Bacı'ya göre :) Bilakis, böyle güzel anıları daha sık hatırlamalıyız ki, böyle anıları seçmeye daha yatkın hale gelsin beynimiz. Bak bunu da nöropsikolog söylüyor ha atmıyorum :)) Rahat ol... O kağıtları yalnız cetvelle mi düzleştirdin?!? ben minik toplar yapardım sonra da masa üstü çift kale maç :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya gerçekten de büyüktü değil mi? Büyüklük algım yaş dönemlerine göre değiştiği için bazen tam emin olamıyorum :)Gramaj düzenlemesi fiyat güncellemesinin farklı bir yolu ülkemizde. :))
      Ay bunu uzmanından öğrenmek bana çok iyi geldi. Bu aralar yaşadığım nostalji halinin nedenini çözemiyordum. İyi bir şeymiş demek. Rahatladım bak :))
      Hah ha... Hayır tamamen orijinal ve otantik yöntemiyle düzleştirdim... Tırnakla :))

      Sil
  8. Deepcan...:((
    Yanlışlıkla yazdığın yorumu silmişim... Çok üzgünüm :((
    Yeni blogger sağolsun:((
    En alttaki foti de yarısı yapılmış bir resim çerçevesi var.Ancak bu kadarını yapabildim. Tamamlanması için daha çok Çokomel yemek lazım :)) Pandemi döneminde bunu yapmayayım bence:))
    Abur cubur yemeye alışmamaya çalışıyorum. Evde olursa elim gider diye özellikle almıyorum ama bu Çokomel kavanozu sayesinde kendime olan ambargom delindi :)))

    YanıtlaSil
  9. merhaba:)
    o zamanlardaki masum hallerimizi ve duygularımızı özlüyoruz...
    çokomel benim de çocukluk hatıralarımın içinde :)
    sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldin...
      Kesinlikle... Asıl özlediğimiz, çocukluğumuzun masum zamanları.

      Sil
  10. Çocukluğumuzdan kalan ne çok anı var. Halen o günlerden gelen bir şey nasılda heyecanlandırıyor insanı❣️Kaleminize sağlık. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Anılar ve yaşanmışlıklar insanı, bugünkü insan haline getiriyor.O yüzden çok değerli.En değerlileri de tabi ki çocukluk anıları:))

      Sil
  11. paylaşım için teşekkürler

    YanıtlaSil
  12. yorumunda vardıı. evet bencesi de senin kitabın teması çocukluk olmalı. burda yazdığın o anılar. burdaki yazılar ve yazcağın başka anılarla birlikte bir kitap ne güzel olur. bir de entel bacılar tabii. o da ayrı bir dosya gibi yani. belki kitap iki bölüm olur veya entel bacılar ikinci kitap oluuur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay o entel bacılar için başka bir güzellik düşünüyorum Deep. Dur bakalım ne olacak :))
      Bir süre bu minvalde devam etmeyi düşünüyorum. Çocukluk izlerimi takip edeceğim. Yol nerelere çıkacak,nereye ulaşacak ben de heyecanla bekliyorum bakalım :))

      Sil
  13. Ben pek çokomel sevmezdim ama daha büyüklerdi eskiden haklısınız. Bende çocukluğumdan pazar sabahları ailecek yapılan kahvaltıları çok özlüyorum:) Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çokomelden çok, hatırlattığı duyguları sevdim :)) Ah o kalabalık kahvaltılar :))

      Sil