Bir kavanoz
Çokomelin, beni bunca mutlu edeceğini ,nereden bilebilirdim ki?
Akşamüstü geç
vakit bir markete girdim. Marketin kapanmasına tam 36 dakika kalmış. Nasıl da
yorgunum. Market arabasına yaslanmış bir vaziyette, adeta ayaklarımı sürüyerek
ilerliyorum. Alışveriş listemdeki ürünlere rastladıkça, bezgin hareketlerle
alıp arabaya atıyorum.
Alacaklarım
bitti kasaya yaklaşırken birden o ne!!!
Market rafları,
mavi haleli bir ışıkla aydınlandı. Diğer tüm ürünler yavaşça kayboldu, raflar boşaldı
sadece “O” kaldı. Ayaklarımın altından
zemin çekildi, etrafımda el ele vermiş Çokemeller dans etmeye başladı…
Yok ya, tabi ki
de öyle olmadı.
Bir baktım,
indirim rafında, mavi mavi gülümseyen bir kavanoz Çokomel. Market ışıkları altında, mavi jelatinli
ambalajı ile göz süzüyor.
İçimde ki çocuk,
el çırparak zıplamaya başladı. Kıyamadım, bir kavanoz Çokomeli alışveriş
arabasına attım, kasaya geldik. Kasadan geçtikten sonra, Çokomelleri kucakladı,
eve kadar yüzünde kocaman bir gülümseme ile geldi.
Bu kocaman
gülümsemenin sebebinin, çikolatanın verdiği sahte mutluluk olmadığından eminim.
Zira dolapta, üç aydan beri bekleyen, ancak üçte biri yenilmiş çikolata paketi
hala duruyor.
Evde, her an
güzümün önünde olacak şekilde, masanın üzerine koydum, girip çıkıp
seyrediyorum. Her seferinde yüzümde kocaman, aptalca bir gülümseme. Ve inanın, üç gün boyunca bir tekini bile çıkarıp ta
yemedim.
Peki, neydi
içimdeki çocuğun ayaklarını yerden kesen, onu bunca mutlu eden şey?
Tabi ki çocukluk
hatıraları…
O zamanlar böyle
kavanoz dolusu Çokomel yoktu. Üçlü paketler halinde, ya da tek tek satılırdı. Ve hala arada bir,
denk geldikçe de alırdım. Şimdi böyle, bir kavanoz dolusu olunca, adeta bir
düğmeye basılmış gibi, beni çocukluğuma ışınladı.
Galiba o
zamanlar, gramajı biraz daha fazlaydı ya da bana daha büyük geliyordu. Şimdi
küçülmüşler gibi hissediyorum.
Şimdi Çokomel
yemenin raconu, ambalajını çıkarırken başlar. Yırtmadan çıkarmak önemli.
Sonrasında, yavaş ve nazik hareketlerle tamamen çıkarılıp, düzeltmek gerekir.
Bir sonraki aşama da ise iki kâğıdın arasına koyarak tırnakla düzeltme. En son
ise, kâğıdın arasından çıkarıp, yine tırnakla kazıyarak ama yırtmadan son rötuşları
verme safhasıdır.
Bu son safha en
önemlisiydi. Ve bunun için en uygun zamanlar ise, hafta sonuna yaklaştığımız
günler olurdu. Hafta başında mendil ve tırnak kontrolü olduğu için, dipten
kesilmiş tırnaklarla düzeltmek mümkün olmadığından, hafta sonuna doğru,
tırnakların uzamasını beklemek gerekirdi. Her an yırtma korkusu ile yavaş ve
dikkatli hareketlerle işlem uygularken yüreğimiz ağzımızda adeta nefes almadan kazırdık.
Ne kadar dikkatli olsan da muhakkak arada yırtılıp ziyan olan ambalajlarda
olurdu.
O zamanlar daha
lisanslı ürün gibi sınırlamalar olmadığı için, Çokomel ambalajının üzerinde
çeşitli Walt Disney karakterlerini resimleri basılırdı. Bazı karakterler daha
fazla çıkarken bazıları daha az bulunurdu.Bir de rengarenk ambalajları olurdu. Kırmızı,mavi, mor, sarı. Bunları gruplayarak, dikkatle
defterlerin arasına yerleştirir, fazla olanları başka arkadaşlarımızla değiş
tokuş ederdik.
Bir başka
değerlendirme yolu ise resim çerçevesi yapmaktı. Dikkatle katlayıp, birbirinin
arasında geçirerek yapılan bu işlem, ayrı bir el becerisi gerektirirdi.
Renkleri sırayla dizerek, araya ambalajın parlak kısmını koyarak, farklı
kombinasyonlar denerdik.
Ben bunlara
dalarken, Entel Bacı oradan diyor ki, “tüm bunlar, kaçış sendromu. Hayatında
başa çıkamadığın sorunlarından kaçarak, çocukluk anılarına sığınıyorsun. Çocukluğunu
bu kadar sık hatırlaman, sorumluluksuz zamanlarına duyduğun özlemden
kaynaklanıyor.
Entel Bacı böyle
ukalaca söylenmeye başlayınca, diğer tüm bacılar ona dönüp” hadi kardeş, işine
bak sen” diye ayar verdiler. Garibim o da “hıh” diye omuz silkip,sesini
çıkarmadan okuduğu “Sevgili Arsız Ölüm” romanına döndü.
Şimdi diğer
bacılarla oturmuş, Çokomel kavanozunu seyrederken, bir yandan da Entel Bacını
söylediklerini düşünüyorum.
Gerçekten de,
doğruluk payı var mıdır acaba?
Çok tatlı bir yazı olmuş, o zamanlar çokomel kağıdını yırtmadan düzeltmek bizim için sorumluluk isteyen büyük bir işti 😂
YanıtlaSilAy evet ya... Ne büyük sorumluluk, ne zor bir işti :))
SilBir ara akülü araba veriyordu hatta.
YanıtlaSilAmbalajları mektupla gönderip katılıyordun. Başka şartlarda vardı sanki ama hatırımda yok. Sadece o akülü araba bana çıkar mı hayalimi hatırladım şimdi.
Çocuktuk.
Güzeldik.
Ve herşey bizimle güzeldi.
Şimdi güzel olmayan herşey de biraz biz varız galiba...
Bak o çekiliş işini hiç hatırlamıyorum.
SilEvet her şeyi güzelleştiren, çocuk olmamızdı. Çocuk naifliğini kaybedince, güzelliklerde kayboluyor :))
Tam olarak hatırlayamıyorum ama rahat bir kırk ya da kırk beş senesi var. Küçük kardeşim yaş günümde bana çokomel almıştı. Hala aklımızda kalmış o günler, her karşılaştığımızda hatırlarız. Şimdi yazınızı okuduktan sonra benim de yıllar sonra canım istedi, çocuklar gibi:)
YanıtlaSilAy ben de, anneler gününde kolonya almıştım anneme. Hem de onun yanında babamdan para isteyerek :)) Çocukken insan ne saf oluyor.
SilA101 de indirimli ürünlerde vardı Çokomel,kaçırmayın derim :))
Ben de içimde ki çocuğa aldım zaten ;)
Entel hanım dursun azıcık köşede, doğru olsa bile dursun,her doğru her yerde söylenmez diye özlü söz var diye düşünsün azıcık :)
YanıtlaSileskiler daha lezzetli ve güzeldi ya, bilmiyorum belki de çocuk olduğumuz için, ben o lezzetleri bulamıyorum şimdikilerde :) ben de yüzük yapardım ki o kağıtlarla ,sonra da takardım parmağıma.Yeğenlerime yapıyorum şimdi bu kağıtlar elime düşünce, seviniyor onlar da bir zamanlar küçük olan ben gibi :)
O köşesinde duraraktan laf söylüyo zaten. Napcan idare ediyoruz diğer bacılarla :))
SilÇocukluğumuz lezzet katıyordu bence. Yoksa o zaman ki çikolatalar pekte kaliteli sayılmazdı:))
Eveet yüzüklerden ben de yapardım. Onu unutmuşum bak,sen söyleyince hatırladım :))
Bir Çokomel'i, bir de Eti Puf'u ara sıra alırım:)
YanıtlaSilİçimizdeki çocuğu mutlu etmek ne güzel :))
SilÇok güzel bir yazı olmuş. Bazen en ufak bir eşya bizi en özlediğimiz ama normalde hatırlamadığımız zamanlara götürüyor. Benimde koku hafızam çok kuvvetlidir. Bie koku duyarım ve saatlerce etkisinden çıkamam. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)) Evet koku çok güçlü bir hatırlatıcı.Bazı kokular vardır ki beni de direk o zamanlara götürür. :))
SilHayır hayır sana büyük gelmiyor, büyüktü! Ben yıllardır görmediğim için ilk fotoğrafa bakıp "aaaa gramajı azaltmış hainler" dedim :)
YanıtlaSilÇokomel çocukluk tabii ya, çocukluğumuzu bile hatırlama lüksümüz yok muymuş yani Entel Bacı'ya göre :) Bilakis, böyle güzel anıları daha sık hatırlamalıyız ki, böyle anıları seçmeye daha yatkın hale gelsin beynimiz. Bak bunu da nöropsikolog söylüyor ha atmıyorum :)) Rahat ol... O kağıtları yalnız cetvelle mi düzleştirdin?!? ben minik toplar yapardım sonra da masa üstü çift kale maç :D
Evet ya gerçekten de büyüktü değil mi? Büyüklük algım yaş dönemlerine göre değiştiği için bazen tam emin olamıyorum :)Gramaj düzenlemesi fiyat güncellemesinin farklı bir yolu ülkemizde. :))
SilAy bunu uzmanından öğrenmek bana çok iyi geldi. Bu aralar yaşadığım nostalji halinin nedenini çözemiyordum. İyi bir şeymiş demek. Rahatladım bak :))
Hah ha... Hayır tamamen orijinal ve otantik yöntemiyle düzleştirdim... Tırnakla :))
Deepcan...:((
YanıtlaSilYanlışlıkla yazdığın yorumu silmişim... Çok üzgünüm :((
Yeni blogger sağolsun:((
En alttaki foti de yarısı yapılmış bir resim çerçevesi var.Ancak bu kadarını yapabildim. Tamamlanması için daha çok Çokomel yemek lazım :)) Pandemi döneminde bunu yapmayayım bence:))
Abur cubur yemeye alışmamaya çalışıyorum. Evde olursa elim gider diye özellikle almıyorum ama bu Çokomel kavanozu sayesinde kendime olan ambargom delindi :)))
merhaba:)
YanıtlaSilo zamanlardaki masum hallerimizi ve duygularımızı özlüyoruz...
çokomel benim de çocukluk hatıralarımın içinde :)
sevgiler..
Hoş geldin...
SilKesinlikle... Asıl özlediğimiz, çocukluğumuzun masum zamanları.
Çocukluğumuzdan kalan ne çok anı var. Halen o günlerden gelen bir şey nasılda heyecanlandırıyor insanı❣️Kaleminize sağlık. Sevgiler...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilAnılar ve yaşanmışlıklar insanı, bugünkü insan haline getiriyor.O yüzden çok değerli.En değerlileri de tabi ki çocukluk anıları:))
paylaşım için teşekkürler
YanıtlaSilZiyaret için teşekkürler...
Silyorumunda vardıı. evet bencesi de senin kitabın teması çocukluk olmalı. burda yazdığın o anılar. burdaki yazılar ve yazcağın başka anılarla birlikte bir kitap ne güzel olur. bir de entel bacılar tabii. o da ayrı bir dosya gibi yani. belki kitap iki bölüm olur veya entel bacılar ikinci kitap oluuur :)
YanıtlaSilAy o entel bacılar için başka bir güzellik düşünüyorum Deep. Dur bakalım ne olacak :))
SilBir süre bu minvalde devam etmeyi düşünüyorum. Çocukluk izlerimi takip edeceğim. Yol nerelere çıkacak,nereye ulaşacak ben de heyecanla bekliyorum bakalım :))
Ben pek çokomel sevmezdim ama daha büyüklerdi eskiden haklısınız. Bende çocukluğumdan pazar sabahları ailecek yapılan kahvaltıları çok özlüyorum:) Elinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.:)
YanıtlaSilÇokomelden çok, hatırlattığı duyguları sevdim :)) Ah o kalabalık kahvaltılar :))
Sil