7 Kasım 2019 Perşembe

BÜYÜYÜNCE ÖĞRENİRSİN...

                                ŞİMDİ MİM ZAMANI 

Merhaba küçük kız sana haberlerim var

Beden eğitimi dersinde sıranın en arka sıralarında olmaktan kurtulacaksın. Ama daha vakit var. Yine de çok şey bekleme bence. Boyum uzasın diye basket oynamaya çalışıyorsun ya. Çalışma işte. Daha top sürmesini beceremiyorsun. Voleybol ve hentbol takımlarına falan da giremeyeceksin zaten. Senin gibi kıpır kıpır, ağaç tepelerinde dolaşan, keçi gibi dağ tepe tırmanan bir kızın, beden eğitimi dersi, nasıl orta olur ki? 

Oluyor işte... 

Sonraları da hiçbir zaman, beden eğitiminden tam not alamayacaksın, üzgünüm

O haşhaş tohumlarına benzeyen ipek böceği yumurtaların var ya, onları bahara kadar iyi sakla. Yoksa bahar gelince, o kımıl kımıl küçük tırtıllardan almak için, biriktirdiğin pullardan bazılarını arkadaşlarına satmak zorunda kalacaksın. Sen ipek böceklerini beslemek için komşuların bahçesinde ki dut ağaçlarının tepelerinde, yaprak toplamaya devam et ama ben yine de söylemiş olayım. Ne kadar çok ipek böceğin olursa olsun onlardan ipek elde edemeyeceksin. En fazla içinden kelebek çıkınca delinen beyaz ve sarı kozaların olacak. Ha bak belki onlardan pano yapabilirsin.

Ben kim miyim?              

Ben senin yaşlı halinim… Yok, yok yaşlı değilim aslında. Ama sana göre milenyuma daha çok var ya. O zamana kadar yaşlanırım diye tahmin ediyorsun ya. İşte ben milenyum sonrası senim. Merak etme ama zannettiğin gibi yaşlı falan değilim. Büyüyünce algıların değişecek. Hani bak mesela dedenin evi var ya, hani sana odaları bahçesi falan kocaman gelen. O ev ve bahçe aslında kocaman değil. Sana öyle geliyor. Dayın da çok uzun değil aslında. Seni omuzuna aldığında dünyayı tepeden gördüğünü zannediyorsun şimdilik. Bir de Havva teyzelere giderken tırmandığın o uzun dik yokuşta aslında yokuş falan değil, kısacık süren, birazcık yükselen bir yol. Asıl yokuşları sonra göreceksin.

Jetgillerde ki uçan arabaları hasretle beklediğini biliyorum. Maalesef hala uçan araba yapılmadı. Yalnız bazı yerlerde uçan taksi çalışmaları başlamış duyduğuma göre. Belki bir gün uçan araban da olur kim bilir… Ama bak cep telefonun var. İnternet diye bir şey icat edildi birde. Telefonun sabun kadar bir şey ama ekranı var. Onunla internete de bağlanıyorsun.

İnternet nasıl bir şey mi?  Nasıl anlatsan bilmem ki?  Kocaman sanal bir dünya. Sen sanal dünya ne onu da sorarsın şimdi. Neyse annenin hep dediği gibi büyüyünce anlarsın… Ne yapsın kadıncağız, o kadar çok soru soruyorsun ki mecburen büyüyünce diye seni başından savıyor.

Telefonundan internetle sanal dünyaya bağlanıyorsun oradan filmleri dizileri falan izliyorsun. Sanal mektup gönderiyorsun. E mail diyorlar. Daha sosyal medya, anlık iletişim falan var ama çok da kafanı karıştırmayayım. Merak ettiğin her şeyi de internetten öğrenebiliyorsun. O kocaman ansiklopedileri okumak için kütüphaneye gitmene gerek kalmıyor. O zamana kadar sen merakla ansiklopedi okumaya devam et şimdilik. Senin için ulaşılmaz büyülü bir dünya olan ansiklopedileri sonraları gazeteler kuponla bedava verecekler.

Bir de yenmeyip içmeyip harçlığını yatırdığın dergileri biriktirmekle uğraşma. Kalabalık yapıyor,  toz tutuyor diye annen hapsini komşu çocuklarına dağıtacak. Flütünü de arkadaşının kızına verecek.

Sana iyi ve kötü haberlerim var. Şimdi aklına bile gelmeyen hayal bile edemediğin şeylere sahip olacaksın. Ama kötü haber bunlara ulaşman hiç de kolay olmayacak. Çok büyük gayret ve mücadele gerekecek. Olsun…  Ama inan ki değer.

Resim yapmayı sakın bırakma, O akrabaların Hollanda’dan getirdiği, kullanmaya kıyamadığın sulu boyaların ve pastel boyaların bitecek diye de korkma sakın, bösüver. Burada da çok güzel resim malzemeleri var artık. Yazmaya devam et derim ama çokta gerekli mi bilmiyorum. Bir iki kompozisyon yarışması kazanacaksın ama edebiyat fakültesi hayalin gerçekleşmeyecek. Tarih fakültesi de. Hayat sana sürprizler hazırlıyor. Şu anda aklından geçirmediğin bir bölümü okuyacaksın. Ama inan bana çok daha fazla seveceksin bölümünü. Hayalini kurduğun kocaman kütüphanen de gerçekleşecek.

İnsanları sevmeye ve güvenmeye devam et. Medeni cesaretini kaybetme diyeceğim ama maalesef içine kapandığın, sosyalleşmeden çekindiğin dönemlerin var ileride. Olsun ama aşacaksın. İçgüdülerine de güven derim. Akrep sezgilerin var senin. İçine sinmeyen hoşlanmadığın insanların yamuğu çıkıyor eninde sonunda. Onlardan uzak dur derim. Bir de her olumsuz şey için kendini suçlamaktan vaz geç, yıpranırsın.

Daha çok şey söyleyeceğim ama seni n kafanı da fazla karıştırmak istemem. Yaşayınca göreceksin derim. Hata yapmaktan, denemekten korkma. Deneyimlerin, yaşadıkların seni sen yapacak.

Ha bak şu yabancı dil meselesini şimdiden halletmeye bak. Çok sevdiğin klasikleri orijinal dilinden okuyabilsen ne güzel olur ama değil mi? Hem tek yabancı dil de yetmiyor artık. Dünya globalleşti,  kocaman küresel bir köy oldu.

Global, küresel falan ne mi?

Büyüyünce öğrenirsin!


Sevgili Deepcan beni mimlemiş. Mimin konusu, 10 yaşınıza mektup yazma imkanınız olsa ne yazardınız? Bayağı heyecan yaptım önce. Ne yazayım bilemedim. Ama o afacan kıza söyleyeceğim ne çok şey varmış meğer …

Mimi ilk yapan  sessiz umman  , Deepcan deeptone   ve Kaystros Tyrha nın yazılarını   buradan ziyaret edebilirsinz  J J J

28 yorum:

  1. Yazı ilginç olmuş. heyecanlandığın belli oluyor yazarken

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E yani insanın kendisi ile tanışması kolay değil.Heyecan yapıyor :)

      Sil
  2. Bazen içine girmeden bazı şeyler ne kadar da çocuksu geliyor. Bu mim de öyle. Hele bir kalemi alıp yazmaya gör. Birden çocuklaşıyor resmen o günlere ışınlıyorsun kendini. Belki, yazmanın sihri bu. İlk andan itibaren akıyor satırlar. Yaşıyorsun adeta o günleri canlı canlı, alabildiğine. Yazında bir canlılık, bir hareket, bir içtenlik, bir sahicilik buldum. Eline sağlık, çok güzel seslenmişsin çocukluğuna:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim...Dediğiniz gibi yazının sihri her halde.Zannedersem mektup yazmak, psikoterapi yöntemlerinden biri.Kapalı bazı kanalları açıyor,olumlu ya da olumsuz biriktirdiklerin akıp gidiyor yazıya :))

      Sil
  3. "Asıl yokuşları sonra göreceksin" bayıldım buna :) Ben de nasıl yazacağım alt tarafı 13 yıl önceyr gideceğim dedim başta ama o kadar uzun yazmışım ki şaşırdım kendime. 10 yılda bir tekrarlasak mı bunu acaba :)) neler neler değişiyor 1 yılda bile. Çok çok içten bir yazı olmuş sevgiler :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay evet,bitmiyor hiç o yokuşlar.Tam "tırmandım bitti,oh" diyeceksiniz yeni bir yokuş uzanıyor önünüzde.10 yılda bir mektup,neden olmasın güzel yöntemmiş :))

      Sil
  4. Maalesef ülkemizde neden eğitimi dersleri müfredata uygun öğretiliyor.Genellikle öğretmenler öğrencileri serbest bırakıp bir kenarda çay içip sohbet ediyorlar...
    Halbuki kuralına uygun ders yapılsa çocuklarda hem küçük hemde büyük motor kaslar gelişecek.. En önemlisi bedenini kontrol altında tutmayı öğrenecek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ha ha...yok tamamen benim beceriksizliğim,yoksa öğretmenlerim gerçekten iyiydi :)

      Sil
    2. Çok samimi ve içten bir yazı olsuş. Tebessüm ederek okudum. 😊 bir çok yerinde kendimi buldum. Eve kedi getirip annenin istemediği anları. Aslında büyük zannetriğim su teknesinin küçük olması(yalnız o küçük şeyde bpğuluyordum) hepsinde bir parçamı buldum ;) teşekkürler

      Sil
    3. "Bir başka gezgin"
      Teşekkür ederim.Çocukların düşünce biçimleri,algıları,duyguları benzer oluyor galiba. Bu mimi yapan bir çok arkadaşta da kendimden izler buldum :))

      Sil
    4. Gelişim psikolojisi olayı bir kere daha kanıtlanmış bulunmakta 😄😄

      Sil
  5. Ya bu da çok güzel olmuş! Herkes ne kadar tatlı, ne kadar güzel yazıyor 10 yaşındaki haline! Hiç bitmesin istiyorum okurken :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya...Çok güzel bir mim oldu.Çocukluğu anlatması bile ne tatlı değil mi?

      Sil
  6. hehe seni okumak ne büyük keyif ki amaaaa ya hep eğlenceli anlatıyon sen ayol sen bayağı iyi bir mizah yazarısın yaa sen bilmiyon bunuuuu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aha aha...Yok ya ciddi misin? İlk sen söylüyon bunu :)) Ağır abla bir kişiliğim aslında :))
      Ama bak bilemedim şimdi :))

      Sil
    2. ağır apla olabiliyin amaaaaa yazarken mizahçısın seeeen :)

      Sil
    3. Ay çok mutlu oldum şimdii 💞 Uzmanından bu övgüyü almak pek mutlu etti 🙈

      Sil
  7. Ucan araba flüt valla bayıldım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuk aklı işte...2000 Yılına girince uzay çağına ışınlanacağımızı falan sanırdım :)) Biliyor musun ? O flüt hala aklımda.Nasıl üzüldüysem artık :))

      Sil
  8. Ne güzel gülümseten bir mektup olmuş. Mimi yaptığınız için çok teşekkür ediyorum. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.Çok orijinal bir mim hazırlamışsın.Cevaplaması da zevkli oldu :))

      Sil
  9. Ne kadar güzel bir yazı olmuş.Ben de ışınlanmayı isterdim ama hala olamadı :)Uçan arabalar da yok vallahi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O ışınlanma işi bir an önce olsa da internet siparişlerimiz falan hemen elimize geçse ne güzel olurdu ya 😄

      Sil
  10. Bayıldımm :) Ne güzell, hem iki farklı zamanın, hem de iki yaşın karşılaştırması olmuş. Benim de ipek böceklerim vardı yazarken gelmemişti aklıma :) Ve etraftakileri kocaman zanneden algımızı ortaya koyuşunu da çok sevdim. Deep'e katılıyorum çok iyi bir mizah yazarı olduğuna yani ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay çok teşekkür ederim.Nasıl mutlu oldum yorumunuza...İpek böceklerim ilk evcil hayvanlarımdı :))

      Sil