14 Şubat 2019 Perşembe

TEKTİPLEŞTİREMEDİKLERİMİZDENMİSİNİZ ?

TEKTİPLEŞTİREMEDİKLERİMİZDEN MİSİNİZ?

Hiç çocukluğunuzda yediğiniz kurabiye karpuzları özlediniz mi?

Ya da içinde çekirdeklerini de gördüğünüz mis kokulu salatalıkları soyup dikine dörde bölerek tuzlayıp yemeyi?

Ben çok özlüyorum ama artık hiçbir para bu güzelliklere sahip olmaya yetmiyor. Neden mi?

Çünkü artık onlar yoklar, üretilmiyorlar. Farkında mısınız bilmem ama meyve ve sebzeler bile tek tipleşti. Her yerde, pazarda, markette, Trabzon’da, Mardin’de İzmir’de Yozgat’ta aynı domates aynı elma aynı portakal çeşitleri var. Evet, hala kıyıda köşede sadece belli yerlerde yetişen güzellikler var ama kaideleri bozmaya yetmeyen istisna nev-inden.

Çocukluğumda yaz mevsiminde gittiğimiz köyümde yaz ve kış elmaları vardı, en az 5-6 çeşit. Kayısı vardı 4-5 çeşit. Maalesef artık neredeyse kalmamış. Ağaçlar bakımsızlıktan kurumuş. Ve o güzelim elmalar artık yok. Artık hazır alınan fidanlar ve fidelerle yurdun her tarafında belli çeşitlerde sebze ve meyve üretiliyor.

Sadece meyve ve sebze mi. Her şey tek tipleşti. Trabzon Uzun Gölde gördüğünüz hediyelik eşyaların aynılarını Mostar’da görmek, Kapalıçarşı’dan aldığınız mumların aynılarını Market’sen alabilmek mümkün artık. Çin malı hediyelik eşyaların istilasına uğramış durumdalar. Yöreye özel üretilen ürünler o kadar az ki. Kültürler de öyle aynılaştı.
             Ama... ama... En fenası duygularımızı ifade şekillerimiz de tek tipleşti.

Farklı kültürlerden korkmamak gerektiğini, bir arada yaşama ve ortak değer üretme becerisinin insanlığa en büyük kazanımları sağlayacağını sonuna kadar savunuyorum. Kültürel anlamda en zengin coğrafyalara baktığımızda farklı dinlerin, etnik kimliklerin, dillerin yaşadığı veya geçiş yeri olduğu coğrafyalar olduğunu görüyoruz.

Farklı kültürler zenginliktir ve insanları zenginleştirir.
***

Küreselleşmenin en büyük artılarından biri farklı coğrafyalar ve kültürler arasında iletişim sağlaması  oldu. Artık tanımak ve tanışmak daha kolay. Ama  bu hızlı süreçte her kültür içselleştirerek zenginleşme yerine eskici dükkânı gibi önüne ne gelirse toplayıp bir araya getirerek bir ucubeye dönüştürdü. Kültürler ve değerler tüketim malzemesine dönüştü.

Amerika’nı en başarılı olduğu alanlardan biri de, dünyadaki kültürel öğeleri toplayıp sinema endüstrisinin de yardımıyla aynılaştırıp pazara sunması.

Örnek mi istersiniz? Suşi, pizza, tako, falafel ve daha onlarca farklı milletlerin yemekleri. Âmâ hep Amerikan tarzı hazır tüketim olarak sunulanından. Cadılar bayramı, Noel, Sevgililer Günü, Anneler Günü, Baby shower partileri hatta düğünler aynı şekilde kutlanıyor, sevgiler aynı şekilde ifade ediliyor, üzüntüler aynı şekilde yaşanıyor. Bolivya dağlarında ölümüne savaşan Che, bugün milyar dolarlık tüketim endüstrisinin en çok kullanılan malzemelerinden biri olduğunu görse neler hissederdi acaba?


                Sevginin, sevgilinin, evlilik tekliflerinin, düğünlerin, bebek sahibi olmanın  kişiye özel olması ısrarla vurgulanıyor. Lakin o özel denilen şeyler tüm dünyada tüketilen benzer malzemelerle benzer ritüellerle icra ediliyor. Ama biz en özel şekilde kutladığımız yanılsamasıyla mutluyuz. Sıradan ritüellerle özel hissediyoruz kendimizi.

Sevgililer günü kutlamaları tüm yurtta ve dünyada olanca hızıyla devam ediyor. Bu furyaya kaç yıldır evli olduğunu hatırlamayacak  kadar çok senedir evli olanlarla, bu günü yalnız geçirmemek için alelacele sevgili(!) bulan gençlerin katkıları da  yadsınamaz. Sonuçta tüketim mabetleri kurban istiyor.

İnsanlar bu özel(!) günleri kutlamaya mecbur hissediyorlar kendilerini. Her taraf kalpli ürünlerden geçilmiyor. Adeta kalp bombardımanına maruz kalmış gibiyiz. Etraf kırmızı rengin istilasına uğradı.

Diz çökerek tek taşla yapılan yapılandan başka evlilik teklifi yapılamaz mı? Herkesle beraber aşkımızı kutlamanın neresi özel? Aşk ilanı neden kırmızı gülle yapılmak zorunda ki? Kalpli pasta olmazsa sevdiğiniz anlaşılamaz mı? Kalpli ayıcık dışında sevimli başka hayvan yok mu? Ve neden insanlar bu mutlu anlarını sosyal medya da paylaşarak onaylatma ihtiyacı hissederler ki? …

Klişeler duygularımızı ifade etmede ne kadar işlevsel olabilir ki?

Yo, hayır… Özel gün kutlamalarını yargılamıyorum… Ay!  Ne banal!  Diyen seçkinci tayfadan değilim… Bunlar hep Ameriga’nı oyunu demiyorum… Küresel güçler Emperyal planlar olduğunu zannetmiyorum…

Merak ediyorum sadece...

 


            



42 yorum:

  1. Ya bütün kadınlar aynı tüp artık saç yüz e Instagram da aynı da fotoğraflar e dediğin gibi aynı yiyecekler herkes ve herşey aynı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşasın güzellik endüstrisi :)) Tipler aynı olunca ,sanki karakterler de aynılaşıyor :))

      Sil
  2. herşey tek tip oldu...meyveler gibi imsanlarda haklısın.
    metroya biniyosun 20 kişiden 18 i aynı şekilde telefonuna bakıyo..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o akıllı telefonlar insanı robotlaştırıyor adeta :))

      Sil
  3. Ah nasıl özlüyorum hem de cam güzeli'm nasıl? İnsan yaşlandıkça eskileri çok arıyor, çok özlüyor. Çocukluğum, annem, babam, çocukluğumda oturduğumuz ev...ben çocukken evde ev telefonu bile yoktu, ne tv, ne bilgisayar (daha adını duymamıştık) kitaplar, muhteşem çizgi romanlar, sinema vardı ve unutulmaz filmler....maalesef tek tiplilik hiç güzel değil, eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Müjde Abla farklılıklarımızın zenginlik olduğunun bir farkına varsak :))

      Sil
  4. oooo sağlam yazıııı :) öyleyiz bir örnek olmamız işlerine yarıyo insanların tüketim olsun daaa :) ay annatsana çok çok çocukluğunusunuuu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haha ha...Kapitalist sisteme kocaman bir pazar olduk dünyalılar olarak ;) Çocukluğumu torunlarıma anlatmayı düşünüyorum deep :))Gerçi onların dikkatini çeker mi,o zaman kadar dünya ne halde olur bilmiyorum :))

      Sil
  5. taco geleneksel meksika yemeğimiş,felafel ise geleneksel israil ev filistin kaynaklı bir yemekmiş..hiç duymamıştım bu yemek isimlerini..bence sevgililer gününde ,sevgililer birbirlerine taco ve felafel versinler,karınları da doymuş olur..✔😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eh alternatif sevgililer günü kutlamaları üzerinde çalışmak lazım tabi.İlk teklif sizden :))

      Sil
  6. Bir kere ok yaydan çıktı be cam güzeli. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın Cem.İşte oku tutamayız da, okun gideceği hedef için bir şeyler yapabilir miyiz acaba :))

      Sil
  7. Evet, doğru... Her şey tek tip hale geldi. Hediyeler de öyle. Bir insan sevdiğine neden ayıcık hediye eder ki düdüklü tencere dururken :) Neyse işin şaka tarafı bir yana benim de üzüldüğüm bir konuyu dile getirmişsiniz. Teşekkür ediyorum size :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O düdüklü tencereyi hediye eden,kalbinin çıkarılıp düdüklüde haşlanması ihtimalini göz ardı etmesin bence :))

      Sil
  8. Süper bir yazı hazırlamışsın Cam Güzeli, tektipleştiğimiz konusunda ben de size sonuna kadar katılmaktayım. Maalesef bizi kendi halimize bırakmıyorlar. istedikleri şekilde yönetiyorlar. Sevgililer Günü ile ilgili benim blogumda da bir yazı var ona da bir göz atmanı tavsiye ederim. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Fatih Bey,yazınızı okumuştum.Sevgililer günün ile ilgili farklı bakış açılarını bir araya getirmişsiniz.Güzel bir derlemeydi.
      Kalabalıklarda kaybolursak yönetilen olmayı göze almış oluruz.Kendimiz gibi olup tercihlerimizi kendimiz belirlersek bu döngüden kurtuluruz diye düşünüyorum ben :)

      Sil
  9. Ben de çok merak ediyorum.!

    Çok anlamlı bir yazı okudum emeğinize sağlık,
    Yazdıklarınızın hepsine katılıyorum.
    Ve diliyorum bu düşüncede ki insan topluluğu,çoğalır ve bir kendine gelme hali yaşanır.

    Normal insan düşüncesi bu aslında olması gereken de bu.

    Ne yazık ki çok az kaldık,ben bazen acaba bir yerlerde donduruldukta,yeni mi uyandırıldık,biz gibi düşünenlere uzaylıymısız gbi bakılmakta çünkü.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında az değiliz biliyor musunuz.Sadece kargaşanın arasında sesimiz yeterince duyulmuyor.Kargaşa seline kapılmazsak sayımız artacaktır bence :))

      Sil
  10. Bu degerli yazınızı okuyunca bir kitap ismi geldi aklıma.
    George Ritzer'in "Toplumun McDonaldlaştırılması"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet güzel bir tespit olmuş.Toplum prototiplerden çoğaltılıyor gibi oldu.

      Sil
  11. Merhabalar blogunuzu İbrahim Bey'in önerileriyle keşfettim, takibe aldım. Harika bir yazı olmuş. İşte bu yüzden mutsuzuz artık, hiçbir şey kolay mutlu edemiyor... Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoş geldin :)) Empoze edilen klişeler mutluluk çıtamızı yükseltiyor.Hep dahası derken önümüzdeki mutluluğu kaçırıyoruz :))

      Sil
  12. İbrahim bahsetmesi bu güzel yazıyı kaçıracakmışım meğer. Ne kadar da güzel anlatmışsın. Çok beğendim. Yüreğine sağlık. Özellikle "Klişeler duygularımızı ifade etmede ne kadar işlevsel olabilir ki?" sözü çok hoşuma gitti 👌👍😊🤚

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.İbrahim Bey sağolsun,sayesinde benimle aynı düşünen bir çok arkadaş ziyaretime gelmiş :))

      Sil
  13. Yalnızlık başa bela dostlar;
    Gidelim, gelelim,
    Hal hatır soralım arkadaşlar;
    Gönlümüzü şad edelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Misafirliğe gidelim.misafir kabul edelim :)

      Sil
    2. Bence de ziyaret güzeldir. Sevelim, sevilelim; kam alalım dünyadan.:) Bu dünya kimseye kalmaz. İşi kolay kılalım.

      Sil
  14. Tektipleşmeye hayır, fark yaratmaya evet...

    YanıtlaSil
  15. Merhaba. Ben 2. bloğu da açınca yoğunluktan uzun zamandır uğrayamadım buralara. Ne kadar güzel dile getirmişsiniz. Çocukluğumuzdaki sebzeleri hiçbir miktardaki parayla alamayız çünkü onlar artık gerçekten yok, üretilmiyor. Tadı tuzu olmayan, hormonlu sebze ve meyveler var artık. Ve hayatın kendisi de aslında tatsız tuzsuz bir şey haline getirildi. Ve maalesef dediğiniz gibi tek tip hale getirilmeye çalışıyoruz. Kimler bu düzene uymak istemiyorsa onlar düzen bozan, asosyal gibi sıfatlarla niteleniyor. Kaleminize sağlık, çok etkili anlatmışsınız. Keyifle okudum yazınızı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya,hazır giyim gibi güzelim meyve sebzeler de sıradanlaştı endüstrileşti.Bence alternatifler her zaman için olmalı ki tek tipleşmeyelim .Sevgiyle kal :))

      Sil
  16. sevgili cam güzeli bloğuma bıraktığın yorum üzerine geldim ve ilk yazını okudum:çok beğendim.yerinde doğru tespitler gözlemler var.ve meraklarında aslında çok doğru yönde:) hepimiz bu merakı taşımalıyız kanımca.
    yeni merakların ardından oluşacak yazılar beklerim açıkçası.sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Alanaycığım.Benim içime meraklı bi yaşlı teyze kaçmış.Pencerede oturuyor bol bol etraf seyredip gelen geçenle laflıyoruz zaten :)) Her zaman beklerim :))

      Sil
  17. Buna kültür açısından "kültür endüstrisi" deniyor. Diğe mevye sebze ve günlük olaylara da yansıdı. Hepsi seri üretimin, çok üretip, çok satıp, çok kazanıp ve çok tüketmenin sonucu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız çok kazanma hırsıyla her şey pazar malı muamelesi görür oldu.Sele kapılmaktansa çözüm arayalım derim ben...

      Sil
  18. Çok haklısınız. Önemli de bir konuya değinmişsiniz. Listede saydığınız birçok şey için mücadele ettiğimi fark ettim yazınızı okuyunca. Özel gün kutlamaları yapmıyor, kıyafet seçiminde moda vs. takip etmiyorum. Kırsal bölgede yaşadığım için genelde tektip olmayan sebzeler bulabiliyorum. Fakat yakın zamanda kırsal kesimde de meyve sebze tektipleşecek gibi duruyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Endüstriyel tarım bu hızla devam ederse yakında o kıyıda köşedeki sebze meyveyi de bulamayacağız gibi görünüyor Arif Bey.İşte, elden geldiğince kendi olmaya çabalıyor bir çoğumuz ...

      Sil
  19. Bu arada Meydan Okuma yazı dizimi okumak için sizleri blogumda ağırlamaktan şeref duyacağım. Cam Güzeli

    YanıtlaSil