BİLMEMEK ÜZERİNE!
Hızır as. Hz. Musa’ya uçsuz
bucaksız denizin kenarındaki gagası ile su içen bir kuşu gösterir ve der
ki,
-İşte bu deniz gerçek bilgidir. Kuşun gagası ile
aldığı su ise senin benim ve tüm insanların bilgisidir. Haydi, o suyun içinden
kendi bilgini çıkart!
Bildikçe öğrendikçe insan ne çok bilmediği şey
olduğunu öğreniyor.
Son seneler, hayatımda değil ama bakış açımda,
fikirlerimde dünya görüşümde ne çok şey değiştirdi.
İletişim sosyolojisi, İletişim psikolojisi, Davranış
bilimleri, Siyaset bilimi, Siyasal düşünceler tarihi, İletişim süreçleri,
Ekonomi, Anayasa Hukuku, İletişim Felsefesi ve daha onlarca ders.
Bir
topun peşinde koşan 22 adam görürken artık defans oyuncusu, kaleci, santrafor
görmeye başladım. Okumayı sökmeye tabelalarla başlayan teyzeler gibiyim
-Eee-mii-nöö-nüü iss-kee-lee-sii
''Eminönü iskelesi''
-Lezzz lezz-lezzett pii-dee saa-loo-nu
''Lezzet pide salonu''
İnsanları, medyayı, siyaseti, ekonomiyi
okumaya çalışıyorum
Artık reklam kokan hareketlerin, tribünlere
oynamaların, toplum mühendisliği çabalarının, propaganda tekniklerinin ayırdına
varıyorum.
Henüz çözüm önerilerim yok, olacak mı onu da
bilmiyorum.
Memnun muyum?
Bilmiyorum ki!
Bir yanım da tabeladaki yazıları sökünce,
savaş kazanmış komutan gururu yaşayan teyze var. Bir yanımda 70’li yıllarda elinde tahta
bavuluyla, Haydarpaşa istasyonunun merdivenlerinden inen köylü delikanlı şaşkınlığı
ve korkusu.
Daha yolun başındayım alacağım daha çok mesafe var ve
ben mutluyum! şaşkınım!, endişeliyim!, umutluyum! Ve artık daha az
konuşuyorum!
Bilmek bir yükmüş onu anladım.
Bilmemek ne güzel her şeyi biliyorsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder