Zamanın birinde kocası vefat eden bir
kadıncağız, bir çocukla dul kalmış. Oğlu biraz palazlanınca, elinden
tutmuş, bir keçe ustasına götürmüş. ‘’Yanında sanat öğrensin ‘’diye, rica
minnet ustaya teslim etmiş. Çocuk, üç-beş gün gelmiş gitmiş, bir daha görünmez
olmuş. Usta merak içinde kalmış. Bir gün, çarşıda kadına rastlayınca sormuş;
-Hatun senin oğlan gelmez oldu hayırdır?
Kadın omuzları kabararak cevap vermiş
-Benim oğlan mesleği öğrendi de ondan
gelmiyor artık.
Usta hayretle, "nasıl yani?"
diye sormuş.
Kadın, kendinden emin anlatmış.
-Nasıl olacak ustam, yünü yayarsın, su
serpersin, direğe sarar tekmelersin, olur sana keçe.
Usta hayretle kaşlarını kaldırmış.
-Bak sen kerataya, kendi öğrenmekle
kalmamış, bir de anasına öğretmiş.
***
Bu arada arkadaşlar bir iletişim öğrencisi
olarak bir çömez ve çırağım ama öğrendiklerimi neden sizinle paylaşmayayım ki?
Bölümümüz çok zevkli… Aslında iletişim
kuramcıları âlem adamlar... Birbirlerinin varsayımlarını 50,60 sene aradan
sonra tamamlıyorlar,
Mesela ilk iletişimciler diyor ki, iletişim üç temel unsurla
başlar.
1- Kaynak(gönderen)
2- İleti(mesaj, içerik)
3 -
Alıcı (ileti, hedef)
-Yani
ben burada kaynak oluyorum (öhöm öhöm ),
-Bloğumda anlattıklarım ileti,
-Sizde alıcı.
Sonra Şanon Ever 1949 da
çıkıp diyorlar ki iletişim salt bu kadar değildir. Eee
Şöyle bir model çiziyorlar.
(Bilgi kaynağı)_mesaj_(verici)_sinyal_ (gürültü kaynağı)_alınan sinyal
_(alıcı) _mesaj_(hedef)
Yani diyor:
- Sen konuşurken araya parazit yapan biri
girerse karşındaki senin ne dediğini tam anlayamaz.
Ondan 6 sene sonra 1954 ‘te
Osgood diyor “bi dakika... Sen karşındakine bir şey söylüyorsun ama o da
elbette boş durmuyor ve sana cevap veriyor.” Yani iletişime bir bölüm daha ilave ediyor.
Shram çıkıyor ve diyor ki”ama kardeş du
bi dakka, hani senin şu aktarıcı var ya iletiyi kendine göre kodlayıp
yorumluyor…”
Vs.
vs. yani bu kuramcılar bizim Anadolu âşıkları gibi ha bire atışıp
birbirlerinin ağzından sözlerini alıp tamamlıyorlar. Biz gariban öğrencilere de
bütün bunların hangi sene kim tarafından söylendiğini ezberlemek kalıyor.
Farkındayım burada ki eğlence, The Bing
Beng Theory’deki Sheldon’ın Bayraklarla Eğlence programı gibi oldu
ama... Size söz gerçekten güzel bilgiler paylaşmaya çalışacağım. Tabi araya
benim yorumlarımı da katarak.
Yani bilge Türk büyüğü Dilber Hala gibi
diyorum ki ‘’ben lafımı ortaya görüm. Beğenen alır geder, beğenmeyen bırakır
gaçar''…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder