18 Aralık 2017 Pazartesi

MASAL DİNLEYEN ÇOCUKLARDIK BİZ !

MASAL DİNLEYEN ÇOCUKLARDIK BİZ

Masallarımız vardı bizim, çok eskilerde kalmış gibi görünen ama aslında daha dün gibi hatırlanan. Masal anlatan dedelerimiz ninelerimiz vardı.

Ne çok severdim masal dinlemesini. İlk masallarını hatırladığım aile dostumuz Rukiye Teyze’nin Kars şivesiyle anlattığı masallardı.

-Bi kısso varmış, bi de onun degenegi, diye başlardı anlatmaya. Uzun kış gecelerinde aile ile akşam oturmasına giderdik.” Her genç kızın rüyası Zetina Dikiş makinasının” pedalıyla oynardık uzun uzun. Makinenin ve bizim zarar görmememiz için lastiğini çıkarırdı büyükler. O zaman dikiş makinesi çalışmaz, sadece pedalı ve yanındaki tekerleği dönerdi. Dolmuşçuluk oynardık o dikiş makinesiyle. Oyundan sıkılınca da büyüklerin yakasına yapışırdık ille de masal anlat diye.

O zaman başlardı büyülü dünyamız…

Sonraları okumayı öğrenince ben de masal anlatmaya başladım, okuldaki, mahalledeki arkadaşlarıma.

Kentsel dönüşümün henüz uğramadığı küçük Ege şehirlerinden birinde bahçeli evlerin olduğu sokaklarda doyasıya oynardık. Susayınca terli sırtlarımızla komşu teyzelerden birinin kapısını çalar, bahçedeki çeşmeye ağzımızı dayar, sırayla kana kana su içerdik. Yakan top, kaydırak, beştaş,9 kiremit, çelik çomak ve daha onlarca çeşit oyunumuz vardı. Bahçe yıkandıktan sonra kapıların önünde akan suda kâğıttan kayık yüzdürürdük de kimse “ayy mikrop kapacaksınız “diye azarlamazdı. Arada bir anlaşmazlığa düştüğümüz, kavga ettiğimiz de olurdu. Çelme çakan arkadaşımızla, daha dizlerimiz kanarken yumruklarımızı sıkıp kavgaya tutuşurduk, ama iş fazla büyümez, komşu teyzelerden biri araya girip herkesi yatıştırırdı. Yorulup acıkınca el tezgâhlarında dokunmuş kilimlerimizi kaldırım üstüne yayar evcilik oynamaya başlardık. Yine komşu teyzelerden birinin elimize tutuşturduğu, üstüne toz şeker ekilmiş Sana yağlı, yâda salçalı ekmeklerimizi iştahla yerken, işte o zaman masal anlatma vakti gelirdi. Kitap okumayı sevdiğim için, ben de daha çok masal olurdu ve genel de masal anlatma görevi bana düşerdi.

Dede Korkut, Binbir gece, Keloğlan masalları anlatırdık. Develer tellal, pireler berber iken başlardı masallar. Hep az gider uz gider dere tepe düz gider ama ancak bir arpa boyu yol giderdik.

Neler yoktu ki o masallarda. Fakir ama padişah kızına talip olacak kadar özgüvenli Keloğlanlar, Tepegözler, kılık değiştiren peri kızları, ağlayınca inciler saçan güldükçe güller açan güzel kızlar, derdini sabır taşına anlatan yetim sultanlar, ağlayan ayvalar gülen narlar, korkunç ama merhametli dev anaları, bir adımda dağlar aşan ifritler daha neler.

Genelde padişahların üç kız ya da üç oğlu olurdu. Hep kızların en küçüğü en güzel, en akıllı ve en iyi kalpli olurken, şehzadelerin de en yakışıklısı, en cesuru, en güçlüsü en küçük şehzade olurdu. Masalların sonunda muhakkak iyiler kazanır, sonrasında kerevete çıkılır, gökten düşen üç elma hepimize isabet ederdi.

Masal anlatmanın mekânı yoktu. Her yerde anlatılabilirdi. Okulda teneffüs aralarında, sokakta kaldırıma yaydığımız kilimlerin üzerinde, boş arsalardaki taşları dizerek yaptığımız evlerin içinde… Ama en zevklisi uzun kış gecelerinde anlatılanıydı. Isınma için tek vasıta soba olduğu için, genelde tüm aile evin en büyük odasında kurulan sobanın olduğu odada yatardı. Yer yataklarına yâda divanlarda açılan yatakların içine uzanır, yorganı boğazımıza kadar çeker, lambayı söndürür tavana vuran soba alevlerinin oynaşan ışığında annemizin anlattığı masalları dinlerdik.

Şimdiki çocuklar gibi dokununca kırılan camdan psikolojilerimiz yoktu. Yaramazlık yaparken kulağımızın çekilmesini, ya da terlik yemeyi de göze alırdık. Ama hiperaktifliğimiz, disleksimiz, astımımız, çeşit çeşit alerjilerimiz de yoktu.

Artık, annaleremizin, babaannlerimizin, dedelerimizin, ninelerimizin, bibilerimizin, amelerimizn, nenolarımızın anlattığı yüzlerce seneden süzüp gelen, binlerce insanın katkısı olan masallarımız yok. Onun yerine psikolog tavsiyesiyle yazılan masallar var. Atına atlayıp kılıcını kuşanan şehzadeler yerine çuf çuf trenler, tepegözler yerine parka giden tavşancıklar, peri kızları yerine avm de alışveriş yapan Sindy’ler, bir dudağı yerde bir dudağı gökte devanaları yerine tek boynuzlu unicornlar var.

Yok hayır… Bu günlerin yerine o günleri önermiyorum. Sadece o günleri özlüyorum. Ama O günlerinde, o masallarında artık “masal” olduğunu biliyorum.

Ama zaman zaman da düşünmüyor değilim, acaba o masalların yerine koyduklarımız yetiyor mu?

 Peki, o zaman geleneksel masallarla değil, sadece psikolog eşliğinde yazılan naif masallarla büyüttüğümüz çocuklarımız, biraz büyüyünce ya da ergenlik çağında, neden o ucube romanlara sarıyorlar? Bizim kaybolan Keloğlan, Dede Korkut ya da Bin bir Gece masalları yerine, vampirlerin zombilerin kurt adamların olduğu romanların dizilerin müptelası oluyorlar.

Bilmiyorum… Sadece düşünüyorum…

Acaba bu konuda akademik araştırmalar yapmak gerekir mi ki?




29 yorum:

  1. Karikatürler çok güzel ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Emre Bozkuş"
      Evet ya ,çok komikler değil mi?

      Sil
  2. ha haaaa rukiye teyze veeeeee zetinaya bayıldıııım :) aaah maziiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "deeptone"
      Yaa,bi de onun şivesinden dinleseydin :)) Çok oynadık Zetina'ların pedalıyla :))

      Sil
  3. Karikatürlere ben de koptum özellikle ilk ikisine:)))) Zetina reklamını hatırlattın bana tv yoktu radyoda sıksık duyardık anons gibi:))yazdığın gibi mikrop kapmaktan korkmazdık yahu, ben de çok iyi hatırlıyorum inşaat çukuru yağmur suyuyla dolmuştu, her yer uzun tahtalarla dolu onları kayık yapıp denizde(!) giderdik:)))eline sağlık her satırını keyifle ve nostalji yaşayarak okudum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "bücürükveben"
      Evet,hele ilkine durup durup gülüyorum.Kız babası olmak kolay değil :)) Aslında o zamanlar hiç bir şeyden korkmazdık.Ne okula yalnız gidip gelmekten,ne mikroplardan, ne de sokaklardaki kedi köpekten.Bu kadar korkusuzluk ta iyi miydi ? Bilmiyorum ki ?

      Sil
  4. Okudukça içimde çocukluğum depreşti, özledim o günleri, ne güzel yazmışsın. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "she is the man"
      Aah çocukluk bu... Özlenmez mi ?

      Sil
  5. Ama bazı masallar gercekten ürkütücü canm ya. Mesela kirmizi baslikli kiz 'Seni daha iyi yiyebilmek icinnnnn😀' yada dev ile ilgili olanlar. Ne biliyim düşününce aslinda psikoloji gercekten düsnülmeden hazirlanmis ürkütücü yani.

    Ama ben masaldan ziyade arkadaslarimla aramizda uydurduklarimizi hatirliorum 3 harfliler gelmis. Ayagi böyleymis falan. Çok korkardim hala da tirsiyorum haha 😀 bence masal sadece sempatik ve iyi yönlendirmeleri olan hikayeler olmali 😀 öcü böcüler degilll 😀

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "ANNESİNİN PRENSESi"
      Bu konuda kafam karışık Özlem.Artık bilim ve teknoloji de olduğu gibi kültürde de tüketici olduk.Kültürümüzdeki masallar yüzlerce belkide binlerce yıllık birikimle oluşuyor.Hayal etmeyi öğretiyor.Onlarda sosyal ve kültürel kodlarımız var.
      Bilim de sanat ta hayal etmeyle başlıyor.Ama var mı dünyada ki bilim ve sanata katkımız ?
      Bir de masallar da kötülerin de olduğunu ama iyiliğin her daim kötülüğü yendiğini görürdük.Şimdi çocukları çok korunmacı bir şekilde büyütüyoruz.Hayatın gerçekleri karşısında afallıyorlar.Sonuçta hayatta hep iyilik ve iyiler yok.
      Fantastik şeyler ilgi ve merak uyandırır hep.İşte şimdi de bizim masallardaki figürler yerine vampirler zombiler geçti.Boş bıraktığımız yerler farklı kültürler tarafından dolduruldu.
      Dediğim gibi bilmiyorum.Bu düşündüklerim doğrudur demiyorum ama kafamı kurcalıyor.Oturmayan bir şeyler var.

      Sil
  6. Masallar çocukların gelişiminde çok önemli.Ben de babamın masallarıyla büyüdüm.Yeğenlerime de uydurarak anlattığım çok masal olmuştur.Masal sonunda uyduğum kural ise kötülerin cezayı hak etmesiydi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Daha Mutlu Yaşam"
      Evet zamanında masal anlatanlarımız vardı.Ama şimdi anne babaların anlatacak masalları var mı bilmiyorum.Bahsettiğim kitaplardan okunan günümüz masalları değil.Dedelerimizden annanelerimizden dinlediğimiz masallar...
      Haklısınız kötülerin sonunda cezalandırılması çocuktaki ödül-ceza dengesini kurması açısından önemli.Katkınız için teşekkür ederim :))

      Sil
  7. Bence ufak yaşda çocukların içine korku vermek yerine evet bu hayatta kötülerde var diyerek konusarak öğretmeliyiz. Mesela masallardaki devler. Gercekte öyle bir sey olmadigina göre onlara öğretmesek de olur. Bilmiyorum ben kizima masallari daha cok korku dolu gözlerle bakmadan anlatiyorum. Beni içi titreyerek dinlemesin. Yalnızken kurt gelcek, dev gelcek diye korkmasin. Rüyasina o masaldaki korktuğu şeyler girmesin diye. Ama dedigim gibi bu benim fikrim.

    YanıtlaSil
  8. Mesela bak Cartoon kanalındaki cizgi filmleride seyrettirmiyorum ben. Korkunc derece de ve sacma olduklarini düşünüyorum. Vurmali asmali kesmeli olanlarida seyrettirmiyorum. Çünkü reklamda film fragmanini bile gördügnde korkarak baktigini görüyorum ve ceviriyorum hemen.

    YanıtlaSil
  9. Elbetteki Özlem'cim hepimizinki kendi fikirleri mutlak hakikat değil.Namık Kemal'in dediği gibi "fikirlerin çarpışmasından hakikat güneşi doğar"Zaten senin kızçen o masallar ve çizgi filmler için çok küçüük...Benim kaygım evet yeni masallar olsun ama eskiler de unutulmasın.
    Benim burda söylemek istediğim şu.Her toplumun kültürel üretimleri o kültürün kodlarından doğar ve gelişerek sürdürülür.Yani toplumda bir karşılığı vardır ve toplumu geleceğe taşır.
    Belki de Keloğlan masallarıyla diyor ki;kendini küçük görme ,özgüvenli ol.Cesaret ve zekanla Padişah kızına bile ulaşabilirsin.Sınıfsal ayrışmaya karşı bir başkaldırı.
    Sinbad masallarıyla diyor ki;Bilinmez denizlere açılmaktan korkma.Orada seni mücevher vadileri bekliyor.
    Ferhat ile Şirin masalı diyor ki;Azmin elinden bir şey kurtulamaz.
    Zümrüd-ü Anka masalı diyor ki;Başarısızlık seni korkutmasın.Küllerinden yeniden doğmayı öğren.
    Tepegöz masalı diyor ki;Düşmanının seni en çok korkutan noktası aynı zaman da en zayıf noktası olabilir.Düşmanını iyi tanı.
    Zaten masalların hepsi çocuklar için değil.Mesela Binbir Gece masalları ve aşk efsaneleri büyükler için.
    Günümüzde toplumları başarılı yapan kültürlerine verdikleri önem.Finlandiya,Japonya ,Güney Kore bunlara örnek.Amerika tüm dünyadaki kültürleri toplayıp yorumlayarak yeniden Dünyaya pazarlıyor.Üretmezsek tüketici oluruz.
    Dediğim gibi bilmiyorum,sadece yüksek sesle düşünüyorum.Ki yazdıkça aslında masalların beni ne denli etkilediğini yeni fark ettim :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabi ki canim eski kültürü kesinlikle bende koruma taraftariyim ama birazcik degistirerek daha güzel olabilir belki 😀

      Arkadaslarim cok korkardi masallardan da oradan biliyorum. Cin cikcak sanarlardi caydanliktan 😀

      Zaten bir coguda hayal gücümüzü gelistirmek adina okunan masallardı.

      Senin fikrine karsi yanlis bir sy demedim umarim yanlis da ifade etmemisimdir. Gülück koymayi unutmusum sonuna. Neyse her yazin gibi bunuda severek okudum ellerine saglik :)

      Sil
  10. Aa ne demek.Ben çok sevindim fikrini söylemene.Söylediklerimë katkıda bulunan,ya da "bak konunun bu yönü de var"diyen yorumlar beni mutlu ediyor.Aslında bu konuda farklı alanda uzmanlığı olan arkadaşlarımız da görüşünü söylese ne güzel olur.
    "Müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar" mış ya.Farklı fikirler de olmak da güzel şey ki, biz burda aynı şeyin farklı yönlerini söyledik
    😊😀😁😂😃gülücüklerimiz bol olsuun.Sevgiyle kal.Kızçeni de öp benim yerine ,masal anlatırken 😉😇😇💕

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende fikrini açıkca söyleyenleri cok severim oradan bir albenin oldu bak simdi 😀

      Öperim canim bizde seni öpüyoruz iyi geceler Allah rahatlik versin 😘💕💕

      Sil
  11. Yazıyı okuyunca bir ah çektim doğrusu ne kadar güzel günler zamanlardı o yer yatakları sobanın ışığı dedemin anlattığı hikayeler masallar o sokaklarda korkusuzca yorulmadan oynadığımız oyunlar.. şimdi bakıyorum da hepsinin yerini teknoloji ve o hiç bilmediğimiz masallar hikayeler aldı .. o günleri ne kadar özlüyorum şimdi ..eski güzel günlere götürdün beni çok teşekkür ederim canım benim sevgiler 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "sessizkaldım"
      Güzel yorumun için ben de teşekkür ederim.O güzel günleri yaşadığımız için şanslıyız.Doğal,samimi, tasasız günlerimizdi."Hayali cihan değer" günler...İnşallah şimdiki çocukların da özlemle hatırlayacakları günleri olur :))

      Sil
  12. ben de ilk masallarımı dedemden dinlemişimdir , Allah rahmet etsin , ne varsa eskilerde dedirten kişilerden biriydi hayatımda , hala özlemini çekerim. Güzel bir anma oldu benim için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "KİTAP EYLEMİ"
      Masal anlatan dedelerin vefat edenlerine rahmet diler yaşayanların ellerinden öperiz...Yeni dedeler de masal öğrensin ama...

      Sil
  13. heey son yazımda sorduklarına cevap vermeye başladım yarın öbürgün felan hepsini yanıtlarıım dizi izliyom daaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Deeptone"
      Neşen ,yaşam enerjin hiç bitmesin deep.Dizi keyfin bol olsun 😇😉💕

      Sil
  14. Kesinlikle aynı kuşağın çocukları olmalıyız.Ve saptamalarının hepsine yürekten katılıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Balthus"
      Kimbilir...Teşekkür ederim.Gerçi masalların modası şimdilik geçti ama klasikler eskimez sonuçta.

      Sil
  15. "Deeptone"
    Neşen ,yaşam enerjin hiç bitmesin deep.Dizi keyfin bol olsun 😇😉💕

    YanıtlaSil
  16. ciciiiii ciciiiii ciciiiii :)

    YanıtlaSil
  17. Çocuklarımı uyuturken mutlama masal okur öyle uyuturum. Çocukluğumda babannemin bana okuduğu masallarla uyumak gibisi yoktu :)

    YanıtlaSil