HÜZÜNLÜ
MEVSİMDEN SICACIK GÜLÜMSEME KİTAPLAR!
Koca şair Yunus
ne güzel demiş
“Bir ben vardır bende,
benden içeru”
Benden içeru bir
ben, bende de var ama bir değil birçok. Seç beğen al da diyemiyorum çünkü tek ambalajda.
Yani seçemiyorsun hepsiyle yaşayacaksın mecbur. Öyle olunca birbirinden farklı
benlerle yaşamak kolay değil, kakofoni gürültü oluyor sık sık. Eh bazen de
birazcık kavga.
Bunlar öyle İd-Ego-Süperego gibi afili benler değil üstelik. Basbayağı
bacılar koalisyonu. Dantel Bacı ile Domestik Bacı bizim Entel Bacıya karşı
birlik olup kazan kaldırdılar. Zaten uzun zamandır Dantel Bacının Yüncü vitrinindeki
rengârenk yünlere iç geçirerek bakmasından belliydi böyle olacağı.
Her şey bir yün
bere örmek için adımımı yüncü dükkânından içeri atmamla başladı. Arkası geldi.
Hali hazırda dördüncü bere atkı takımımı örüyorum. Sırada yeğenime hırka örme var.
Dantel Bacı faaliyete geçerde Domestik Bacı durur mu? Oda canım “içli köfte
istiyor ama dışarıda pahalıya, gelir ben evde yaparım” diye aradan girdi, o giriş. Aşure, Biber
dolması, triliçe, wafle, içli köfte derken işi büyüttü. Ben biliyorum hedefinde
bir altın gününe kapağı atmak var ama zor işte şimdilik ekran karşısında yemek
programlarında tarif topluyor.
Çok utanarak
söylüyorum ki yemek programları derken, tövbe istiğfar ettiğim dizilerden
birkaçını da seyretmeye başladım. Ama inanın Domestik&Dantel Bacıların
oyununa geldim. Örgü örerken boş durma dediler kanıma girdiler. “Ama Gerbner
diyor ki” diye başlayan Entel Bacıya, ellerini bellerine koyup öyle bir
baktılar ki zavallı pıstı kaldı.
Ama Entel Bacı
da size film izleteyim diye kandırıp 90 lar ve 2000 lerde çevrilen sanat filmlerinden
izletti zavallılara. Eh yaşasın intikam, yaşasın kötülük nah hah ha.
Yok, çok ta
haksızlık etmeyelim Türk sanat filmlerine, aslında heyecanlılar bile.10 dakika
kameraya bakarak sigarasının dumanını üfleyen Nuri Bilge Ceylan kaşını
oynatınca bizde bir heyecan ”Aha kaşı kıpırdadı, bakalım sırada hangi aktivite var.
Bence bu sefer dumanı üflerken dudaklarını büzecek “.Ya da 15 dakika eşzamanlı
olarak çamurlu köy sokaklarında yürüyen kızı kamerayla beraber takip ediyoruz.
Heyecanla bekliyoruz acaba ne olacak.15 dakikanın sonunda kız bir evin kapısını
çalıyor ve diyor ki “annem seni çağırıyor ”Biz de şok tabi… “Aa adamın başının
yarısı kadrajın dışında kalmıış” diyen Dantele bizim Entel “yok ya öyle değil,
o bir sembolik anlatım. Adamın kafasının filozofik düşüncelerle dolu olduğunu
anlatıyoo” diye trollüyor. Bizimkiler de inanıyor garipler…
Bide Kezban Bacı
var. O her şeye karşı, her şeye muhalif çaçaron bişey. Tüm gün içten içe söylenir.
Battaniyesini dizlerine alıp kahve içerken kitap okuyan Entele, aşurenin dibini
tutturan Domestik’e, ördüğü bereyi yanlış ilmekle başlayan Dantele.
Sadece evle
kalsa yine iyi. Kaldırımdaki ağacı budayacağım derken kuşa çeviren alt kattaki bakkala,
kapının önünde top oynarken küfreden mahallenin veletlerine, ağacın dibine
kediler su içsin diye koyduğu su kabına sigara izmariti atan magandalara,
balkondan çiğdem çitleyip aşağı kabuklarını atan karşı komşuya. İyi hoş da
bazen başını belaya sokacak diye korkuyoruz. En son gecenin geç saatlerinde
motosikletinin egzozunu bağırtarak geçen beyefendinin (!) kafaya elmayı
yapıştırıyordu kii, son anda yetişip pencereyi kapattık.
Eh bu kadar kakofoniye
karşılık bizim Entel sesini çıkarmadan fırsat buldukça kitap okudu. Da listesi
de pek uzun anacım.65 kitaba ulaşan listede daha okuyacağı epey kitap var. Eh
napalım listeyi yapan o.
Hâsılı kelam
sonbaharı da bitirdik hayırlısıyla. Bakalım kışı ne yaparız. Dantel&Domestik
bacılar izin verirse yazmaya ağırlık vereyim diyorum. Lakin bizim Dantel Bacı
anneden kalma kanaviçelerle patchwork yatak örtüsü dikme hayali kuruyor.
Domestikte evin düzenine takmış bir bardak sehpanın üstünde kalsa kıyameti koparıyor.
Bakalım artık ne yaparız.
Bunlar da
sonbahardan bana kalanlar…
Platon'un "Mağaradaki Gölgeler" alegorisindeki anlatım benzeri ,zaman ve gerçeklik kavramları üzerinden kurgulanmış bir roman.Tarihe bir yolculuk.Hayal ve gerçekliğin sorgulanması.Güzel bir Roman.Oldukça sevdim.Yazar İhsan Oktay Anar'ın akademisyen bir felsefeci olduğunu hatırlatmakta yarara var.
3:YUSUF İLE ZÜLEYHA =Nazan Bekiroğlu
Yusuf ile Züleyha'nın aşkı şiirsel bir dille anlatılıyor.Anlatımda Kur'an-ı Kerimdeki kıssa gibi değilde, Leyla ile Mecnun vb hikayelerdeki efsane kurgusu tercih edilmiş.
60 sene önceki Bodrum ve Peri Bacaları nasıldı merak edenlere.Şimdi turizmin başkentin olan Bodrum'da yaşayan insanların süngercilikle geçindikleri zamanları hayal edebilmek zor.Usta bir kalemden ustaca Anadolu insan hikayeleri.
Beyaz Geceler romanının , beyaz gecelerin yaşandığı mevsimde ,Petersburg şehri arka fonunda yaşanan bir aşk romanı algısı vardı bende .Ama ne beyaz geceler ne de Petersburg hakkında herhangi bir tasvir yok.Uzun bir hikaye.Sonrasında oldukça eğlenceli iki hikaye daha var.
Dostoyevski'nin "hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık "dediği Rus edebiyatının yapıtaşlarından bir öykü.Zengin Burjuva ortamlarında geçen enteresan hikayelerin değil ,halktan sıradan ve fakir insanların ,sıradan günlük yaşamlarının hikayelerinin anlatılmasına geçiş sağlayan bir başyapıt.
Mübadele öncesi bir Türk genciyle bir Rum kızın arasında başlayan ve hasreti senelerce devam eden aşkının hikayesi.Bir dönem romanı denilebilir ama yaşanan dönemi tam yansıttığını söyleyemem.Tasvir edilen tablo 1920 le 1930 lar değilde sanki 80 ler 90 lar gibi.Dili akıcı ,kurgusu sürükleyici çabuk okunuyor.En çok merak ettiğim mübadeleye dair pek bir şey bulamadım.
Hıristiyanlık ve Zerdüşlüğün sentezi olan dinini yaymaya çalışan Mani'nin hayatını anlatan bir roman. Hoşgörü ve dünyaya ait nimetlerden soyutlanma temelli dini geniş kitlelere yayılmış ama ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamamış ,sonunda işkence ile öldürülen Mani'nin hikayesi.
9: DİKKAT ! VÜCUDUNUZ KONUŞUYOR = Ahmet Şerif İzgören
Beden dilini merak edenler için .Bizden örneklerle kolay okunan keyifli bir kitap.Örnekler 90 lı yıllardan ,öyle olunca da biraz güncelliğini yitirmiş gibi.Ama o yılları hatırlamak isteyenlere de hoş bir nostalji olabilir.Yalnız belirtmeden geçemeyeceğim Şerif İzgören'nin yazın dili sahne performansı ve sunum yeteneğinin arkasında kalmış.
10: EFRASİYAB'IN HİKAYELERİ =İhsan Oktay Anar
Bu romandan sonra tekrar anladım ki sürrealist ve fantastik edebiyat benim tarzım değil ama bu tarzı sevenler için iyi bir kitap.Biraz Filibeli Ahmet Hilmi 'nin Amak-ı Hayal'ini hatırlattı bana.
Sosyal psikoloji ile ilgilenenlerin kalem eşliğinde mutlaka okuması gereken bir kitap.Satırların altını çizmekten kitap yamalı bohçaya döndü.Dili akademik değil kolay okunuyor ve anlaşılıyor.Okuduktan sonra "a evet ya "diyeceğiniz bir kitap.
Elif Şafak romanlarını "Aşk" öncesi ve sonrası diye ikiye ayırıyorum.Popüler olduktan sonra kitaplarının kalitesi düştü gibi geliyordu bana ki bu kitap bunu bir daha teyid etti.Havva'nın üç farklı özellikte ki kızını anlatma iddiasında ama sadece Peri'yi görüyoruz.Başta önemli bir karaktermiş gibi işlenen kişileri sonrasında ortadan kayboluyor.Ne amaçla konulduğu belli değil.Uzun uzun felsefi sohbetler var.Ama nereye gittiği nereye bağlandığı belli değil.Dağınık bir kurgusu var.Elif Şafak'ın dilini ve tarzını severim ama bu roman çok zayıf kalmış.Ha bu arada ortalığı kasıp kavuran Aşk'kı okumadım ve okumayı da düşünmüyorum
Klasikleri iyi bir çevirmenin dilinden okumanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım.Daha önce başlamış ve devam edememiştim.Sorunun çevirisinde olduğu belli oldu.Ha bu arada Nurullah Ataç'ın çeviri yaptığını bilmiyordum.Onun tarafından başlanmış ama o vefat edince Sabri Esat Siyavuşgil kalemiyle tamamlanmış.Çok ...çok beğendim.
Birbirinden güzel kitaplar, güle güle oku hepsini. Ben ençok Puslu Kıtalar Atlası'nı okumayı istiyorum. Palto'yu sevgili bir blog arkadaşım hediye etmişti kısacık ama ne kadar anlamlıydı, Uğultulu Tepeler'i hem okudum, hem de filmini izledim, biraz kasvetlidir ama severim. Ya sanat filmi diye bir abuksabukluk hiç bana göre değil 2 dakika tahammül edemiyorum:)))Film dediğinin amacı sanat filan olamaz ki, sinema zaten sanattır, başka bir sanattan söz ediyorlar herhalde:)))Sinemanın ünlü olmasam da en büyük amacı izleyiciyi eğlendirmek (bu eğlendirmek heyecanlandırmak, hop oturup hop kaldırmak yahut güldürmek, ağlatmak, düşündürmek dahil) dir, yoksa gişe yapmaz ve bir halta yaramaz:)En mesaj veren filmler bile - mesela Schindler'in Listesi, izleyiciyi heyecanlandıracak, sürükleyecek senaryosu olmasa gişe yapamaz diye düşünüyorum.
YanıtlaSilUzun oldu kusura bakma:(
Emeklerine sağlık, sevgiler:)
Sonbahardan size kalanlar da güzelmiş. Kışa iyi başlayacaksınız gibime geldi.:)
YanıtlaSil"bücürükveben"
YanıtlaSilTeşekkür ederim Müjde Abla :) Puslu Kıtalar Atlası'nı sevdim,tavsiye ederim,önceliklerin arasına al :)
Sanat filmlerini severim aslında.Toplumsal sorunlara,insanın çelişkilerine dair anlama çabaları ilgimi çekiyor.Ama nedendir bilmem Türk Sanat filmleri bir türlü yapaylıktan sunilikten kurtulamadı.Anlatım sorunları var.Bunları aşar ve eli yüzü düzgün filmler izleriz umarım.
Sevgiyle kal :))
"Ebemkuşağı"
YanıtlaSilTeşekkür ederim.Evet bu sonbaharı sevdim, inşallah kış ta öyle olur :))
"İlkay Özgür"
YanıtlaSilKlasikler candır :))Benimde altını çizip defalarca okuduğum kitaplar oluyor.
Birbirinden güzel kitaplar.. Bazılarını okudum. Bazıları okuma listemde...
YanıtlaSilYaaa 😀 dur bırak simdi kitapları haha ay çok begendim ben bu yazini yaa. Tiyatro izler gibi oldum resmen. Dur ne diyo aha bu baci ne demis derken sonuna geldim 😀 harikasın canim benm devam et. :)
YanıtlaSilAy kimse bana atki bere örmedi oysaki cokda severm ama yapamiyorum ben 😀
"Arif Öztürk"
YanıtlaSilTeşekkür ederim.Size de keyifli okumalar diliyorum.
"Annesinin Prensesi"
YanıtlaSilBizim bacılarla ben de çok eğleniyorum ya 😂😁 Örgü işini ben seri üretime bağladım, seninki de aradan çıkartiveririm nolcak.😉sen yeter ki işte 😇😇
he maşallah, kitaplar güzel evet de o giriş yazısı ne hoş öyleeee :) beyaz geceler ile paltonun nette yutupta tiyatroları var çokzel yaaa :)
YanıtlaSilHeh he...Napcan deep can,iş yok güç yok bizde bacılarla eğleniyoruz işte 😁 daha bide surmenaj bacı varda, o işe başlarsam ortaya çıkacak.Şimdilik ense yapıyo 😂😂😂 O tiyatrolara da bakayım bi ara 😉
YanıtlaSilCanan tan 'ı sevemdim gitti. Onca güzel kalemin yanında ortaokul kompozisyon ödevi gibi kalmış.
YanıtlaSilNot:yazar 11. kitabı ilk defa gördüğünü/duyduğunu belirtmeden kaçıyor :)
"Acemi blogger"
YanıtlaSilCanan Tan'ı sevmedim diyemem,ama işte arada çeşit olacak kadar.Biraz abartıldığını düşünüyorum.11. Kitabı artık gördün duydun,bahanen kalmadı 😉😁 Hararetle tavsiye ederim, sosyal psikoloji ilgini çekiyorsa muhakkak oku