20 Eylül 2017 Çarşamba

SEVGİ NEYDİ ?




Genç doçent kendisini dikkatle dinleyen bir amfi dolusu tıp öğrencisine yumuşak bir ses tonuyla anlatıyor.

-Vakamız yatağa bağımlı. Bırakın yürüyebilmeyi ayakta durmayı, oturabilmek için bile yardıma ihtiyaç duyuyor. Destek verilmediği sürece oturamıyor. Acıktığını veya susadığını söyleyemiyor. Bu ihtiyaçları olduğu zaman anlamsızca haykırıyor bağırıyor. Ağzında dişleri olmadığı için de yiyecekleri çiğneyemiyor. Onu bir şekilde beslemek zorundasınız.

-Uykuları düzensiz. Gündüz deliksiz uyuyabildiği gibi gecenin bir yarısı feryatlarla uyanıp herkesi uyandırabiliyor. Bağırsak faaliyetleri düzensiz olduğu gibi, tuvalet ihtiyacının farkında değil ve kontrol de edemiyor. Onun için bez kullanmak zorundasınız.

-Konuşamıyor, konuşulanları anlamıyor. Ama sevgiyi fark ediyor ve sevgiyle söylediklerinize, gülümseyerek karşılık verebiliyor. Eline verdiğiniz bir objeyi almak için uzanamıyor, ancak eline tutuşturursanız sımsıkı kavrayabiliyor.

-Mesai kavramı olmadan 24 saat onun her ihtiyacını karşılamak zorundasınız hem de hiçbir ücret almadan. Alabileceğiniz tek karşılık, belki bir gülümseme olabilir.

-Ne dersiniz böyle bir göreve talip olur musunuz?

Koca amfiden çıt çıkmıyor, öğrenciler dehşet içinde hocalarını dinliyorlardı. Kocaman açılmış gözleriyle kafalarını iki tarafa sallayarak olumsuzluk belirttiler.

Tebessümle öğrencilerine bakan genç doçent, onlardan gelen olumsuz karşılık üzerine

-Ama dedi ,”benim evimde böyle bir vaka var ve ona sonsuz hem de hayatımda tatmadığım bir sevgiyle bakıyorum. Ve her ihtiyacını karşılamayı hayatımın en öncelikli vazifesi olarak görüyorum.”

-O benim henüz 3 aylık olan bebeğim…

 

***

Sevginin gücünü anlatan bu güzel hikâyeyi, bir yerlerde okumayan ya da birilerinden dinlemeyen yoktur sanırım. Çok sevdiğim bu hikâyeyi bir de ben, kendi kelimelerimle anlatmak istedim.

***

Eskiden sevgi, bir his ve duygu durumu olarak tarif edilirken, günümüzde daha farklı tekniklerle adeta görünür hale getiriliyor. Artık Nöro görüntüleme cihazlarıyla, gelişmiş laboratuvar teknikleriyle, birçok duygu durumunda beyindeki elektriksel faaliyetler görüntülenebiliyor, hormonal salgılar, ölçümlenebiliyor. Beyinde ki duygusal faaliyet merkezleri belirlenebiliyor.

Sevgi ve diğer duygu durumları, mekanik bir işlem gibi tanımlanabiliyor.

Peki, her şey bu kadar basit mi?

Vücudumuz da, beynimiz de elektriksel faaliyetler oluşuyor, hormonlar salgılanıyor ve biz âşık oluyoruz, seviyoruz, kızıyoruz, nefret ediyoruz, üzülüyoruz vs. vs.

Sevgi nedir? Nasıl bir şeydir? Salt hormonlarla, beyindeki bağlantılarla, elektrik akımlarıyla, nöron faaliyetleriyle açıklanabilir bir şey midir?

Kaç çeşit sevgi vardır mesela? Anneye duyulan sevgi evlat sevgisinin yerine geçer mi? ya da evlat sevgisi eş sevgisinin yerine?

Peki, nerededir sevgi?

Yeri yurdu neresidir? Beyinde mi yaşar kalpte mi biter? Eğer yoksa nereden alınır, nerede satılır? Bitince yedeği var mıdır mesela, yeniden doldurulabilir mi?

Peki, beyinde başlar, kalpte yaşar diyebilir miyiz?

Nasıl bir potansiyeli, nasıl bir yapısı vardır ki fiziksel olarak görevi kan pompalamaktan ibaret olan kalbin, bu yumruk kadar organın içine tüm dünya sığabiliyor. Çeşit çeşit sevgi bir arada var olabiliyor.

Nasıl kocaman bir kaptır ki bu kalp, birbirine benzer benzemez kaç türlü sevgiyi birbirine karıştırmadan, içine alabiliyor. Anne babaya duyulan sevgiyi de, evlada duyulan karşılıksız sevgiyi de karşı cinse duyulan aşkı da, bir çiçeğe bir ağaca, bir kediye, bir kuzuya duyulan sevgiyi de.

 

**** 

Nasıl bir şeydir ki sevgi, küçücük bir varlık için tüm hayatını değiştirmeyi, ömür boyu sürecek bir sorumluluk altına girmeyi kabul ettirir? Onun ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarından önce gördürür, onun önceliklerini kendi önceliklerin haline getirir. Onun için belki kariyerini öteleyip,  hayata gelmene sebep olan anne babandan önce gelmesini sağlayabilir ki. Nerden alınır nereye konur bu kocaman duygu?

Neden sever insanoğlu evladını, onun için kalbi kelebek kanadı gibi titrer? Diğer çocuklardan daha zeki, daha güzel, daha becerikli oldukları içi mi acaba? Ya da sadece neslini devam ettirdiği için mi?

 

Hadi diyelim bebekken sevimliydi, ama ya ergenliğinde? Hem çirkin, hem huysuz, hem tembel oldukları dönemlerinde, nasıl devam eder bu sevgi denen şey?

Nasıl bir çeşit sevgidir ki aşk, o zamana kadar belki varlığından haberdar olmadığınız, nerelerde yaşayıp neler yaptığını bilmediğiniz bir insan için, ailenizi akrabalarınızı bıraktırır. Belki kıtalar arası seyahat ettirir. Milyonlarca seçeneği teke indirip, ömrünüzü ona adamanıza sebep olur. Hayatınızın bundan sonrasını onunla geçirmeyi göze aldırır.

Nasıl bir elektrik akımıdır ki “o” etraftaki tüm insanların görüntülerini silip, elinin ayağının titremesine sebep olur…

Sadece var olma, neslini devam ettirme güdüsü mü?

Nasıl bir ihtiyaçtır ki karşılanmadığında birçok ruhsal problemlere, hatta fiziksel rahatsızlıklara yol açar. Karşılanmayan anne sevgisi güven kaybına, baba sevgisizliği de akademik kariyerde başarısızlıklara sebep olur.

***

Ya olmasaydı sevgi, ne olurdu? Dünya neye benzerdi? İnsan türü nasıl devam ederdi?

Zaten yeterince zor olan hayat nasıl geçerdi?

Düşünün, sevgi denen o şey hiç yok ve hiç bir şey hissetmiyorsunuz, ama tüm yükümlülükler devam ediyor.

Öğretmeninizi sevmeden okula gidiyorsunuz…

Hiç sevmediğiniz çocuklarla anlamsızca hareketler yapıyorsunuz, yani oyun oynuyorsunuz.

Garip ergen tiplerle sosyalleşme adına, saçma davranışlar geliştiriyorsunuz.

Koltuğun altına tıkıştırdığı kirli çoraplarını toplarken söylendiğiniz adam için, ailenizi bırakıyorsunuz.

Saçını parmağına dolayıp omuz silkerken trip adan bir kız için, tek taş denen anlamlı (!) nesneye dünyanın parasını bayılıyorsunuz

Başkasının ağzını sildiği peçeteye dokunamazken, 5 kg lık minyatür bir insanın altını temizliyorsunuz.

Sivilceli, çirkin, huysuz üstelik tembel olmasına rağmen, küstahlıktan ödün vermeyen bir ergen için, gelirinizin yarısını okul taksiti, servis parası ve cep telefonu için harcıyorsunuz.

 

 

Herhangi iki yaşlı insandan farkı olmayan kadın ve adam için, zaten 20 gün olan yıllık izninizde tatil yerine, bayramda onları ziyarete gidiyorsunuz.

Ve hiçbir şey hissetmiyorsunuz. Kalbinizde ılık ılık bir şeyler akmıyor. Midenizde kelebekler uçmuyor. Göz bebekleriniz büyüyerek yüzünüzde kocaman bir gülücük olmuyor…

Mekanik bir şekilde, salt görev bilinciyle bir meslek icra eder gibi, sadece yükümlülüklerinizi yerine getirmek için tüm bunları yapıyorsunuz…

Off, distopya romanlarındaki hayat bile, daha az mekanik ve ürkütücü olurdu herhalde…






13 yorum:

  1. Ne kadar ibretli bir hikaye. Çok sevdim. Sevgi ile her şeye katlanır insan. Yaşlı, yatalak olunca da sevgiyle katlanılıyor yalnız tek zor olan var bebeği bebek olduğu için yani kilosu çok hafif olduğu için rahatça kaldırıp, koyabiliyor, banyosunu yaptırabiliyoruz, yatalak yaşlı insanı döndürmek, kaldırıp, koymak tek zorluğu iki kişi gerekiyor, tek başına hele hele zayıf biri ise Allah kolaylık versin:( hani öyle bir şey icat edilse ki, GEÇİCİ YERÇEKİMSİZLİK gibi, yatalak ama yetişkin insanı o an havada durur gibi kolayca yataktan banyoya gidecek (ütopik oluyor biliyorum şu an) orada sıcacık suyla sabunla mis gibi yıkancak yine yerçekimsiz gibi havada yatağına mis gibi çarşaf değişmiş, mis gibi havlularla kurula o zaman çok kolay bakılır da tek zoru bu..

    YanıtlaSil
  2. Ay uzun yazdım unuttum,
    emeğine sağlık arkadaşım.

    YanıtlaSil
  3. "bücürükveben"
    Teşekkür ederim Müjde abla.Artık insan ömrü uzadığı için,yaşlıların hayatını kolaylaştırma adına,bir çok işlevsel malzeme üretiliyor.Kimbilir belki yakında hayal ettiğiniz tarz ürünler de çıkar.Ama sevgisiz insanlara sevgi üretmek mümkün olmayacak maalesef 😟

    YanıtlaSil
  4. Emeğine sağlık.
    Ne güzel anlatılmış, sade yalın bir hikaye olmuş.
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  5. ayyyy anne sevgisi bence yeterliiiiii başka sevgi gerekmez :)

    YanıtlaSil
  6. Bu hikayeyi biliyordum.Çok anlamlı :) Teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  7. Bende zaman zaman düşünürüm. Nasıl bir aşktır bu diye. Evlât aşkı özellikle nasıl anlatılmaz yoğun bir duygudur.

    YanıtlaSil
  8. "İncidennotlar"
    Teşekkür ediyorum.İlk duyduğumda ben de çok sevmiştim ☺

    YanıtlaSil
  9. "Deeptone"
    Analı kuzu, kınalı kuzu 😄Başka da olsun be deep. Hepsi de lazım amaa😉😇

    YanıtlaSil
  10. "Daha Mutlu Yaşam "
    Ben teşekkür ederim.
    Muhtemelen duymuşsünuzdur.Anlattığım hikayelerin kurgusu benim değil.Ben anlatıcıyım sadece 😉😊

    YanıtlaSil
  11. "Kadriye"
    Ah o evlat sevgisi,tüm sevgilerin önüne geçiyor.Dileyen herkes o sevgiyi yaşasın inşallah 😊

    YanıtlaSil
  12. Dünyada sevgi olmasaydı yaşam dururdu bence..İnsan çeşitli sevgileri içinde barındırabiliyor aynı anda.Ama en muhteşem olanı evlat sevgisi.Karşılıksız vermeyi öğretiyor.
    Yazınızı çok begendim, elinize sağlık.Takipteyim 😊 Sevgiler 😍

    YanıtlaSil
  13. "Düş Tasarımcısı"
    Lütfen kusura bakmayın.Yorumunuza cevap vermeyi unutmuşum 😟😔
    Evet haklısınız, sevgi olmasaydı yaşam dururdu.Güzelliklerin mayası sevgi ☺

    YanıtlaSil