Böylece karşınızdakine zarar verirken, hatta öldürürken hiç vicdan azabı yaşamıyorsunuz.
23 Temmuz 2015 Perşembe
BANA ŞİDDETİN OYUNUNU YAPABİLİR MİSİN ; ABİDİN !
Böylece karşınızdakine zarar verirken, hatta öldürürken hiç vicdan azabı yaşamıyorsunuz.
BANA ŞİDDETİN RESMİNİ YAPABİLİR MİSİN ABİDİN ? (BOBO-DOLL)
Malum kadın milletinin olmazsa olmazlarından olan bir
gündeyim. Biten çayımı doldurmak için mutfağa giderken gözüm yan odada
bilgisayar oynayan çocuklara takılıyor. Durup bir müddet oyunu seyrediyorum.
Vahşet. Elinde silah oyun kahramanı adım adım ilerlerken önüne çıkan herkesi
öldürüyor. Vurulan adamdan fışkıran kanlar her yana sıçrıyor. Mermilerin ıslıklarını,
kırılan kemik seslerini ve ölenlerin feryatlarını duyuyorsunuz. Midem kaldırmadı.
Çocukların dikkatini dağıtmak için sordum.
-Ne yapıyorsunuz çocuklar? Kötü adamları mı öldürüyorsunuz?
Oyuncu çocuğun yerine manyetize olmuş gibi onu izleyen
diğer arkadaşı cevap verdi.
-Yoook abla iyi adamları öldürüyoruz!
-Nasıl yani? !
-Basbayağı işte. Biz kötü karakterleriz, iyileri
öldürüyoruz.
Elimde çay bardağı dondum kaldım.
İyi eğitimli, düzgün, toplumda saygın bir yeri olan,
iyi ailelerin çocuklarının oynadığı oyun adeta kanımı dondurdu.
Sonra başka bir hatıram canlandı.
Sokaktan kan ter içinde eve gelen yeğenim su
içerken annesine malumat veriyordu;
-Anne anne biz polisçilik oynadık.
-Aaa ne güzel hırsızlarımı yakaladınız?
-Yoo, Enes abimler öğrenci oldu ‘’susma,
sustukça sıra sana gelecek ‘’ diye slogan attı. Bizde onlara coplarımızla
vurduk.
-Allah’ım Allah’ım ne günlere kaldık derken buldum
kendimi…
1961 yılında medyanın bu kadar etkin ve yaygın
olmadığı yıllarda Psikolog Albert Bandura Sosyal Öğrenme
kuramını ispatlamak için bir dizi deney yapıyor.
Okul öncesi bir gurup çocuğa bir film
izletiliyor. Filmde boksörlerin kullandığı kum torbası benzeri Bobo- Doll diye
isimlendirilen bir oyuncağa şiddet uygulayan bir yetişkin gösteriliyor. Bu
filmin sonu iki farklı versiyonla bitiyor. İki versiyon iki farklı gurup çocuğa
izletiliyor. İlkinde şiddet uygulayan yetişkine şeker, oyuncak vb.
ödüller verilirken, ikinci versiyonda katlanmış bir gazete ile hafifçe
vurularak uyarılıyor.
Film bitişinde çocuklar oyuncaklarla dolu bir odaya
alınıyor. Bir müddet oynayan çocuklara, bu oyuncaklarla başka çocukların oynayacağı
söylenerek daha az oyuncak olan diğer bir odaya geçiriliyor. Bu odada
oyuncaklar arasında Bobo-Doll da var.
İlgi çekici bir odadan başka bir odaya alınan
çocuklardan ilkini izleyen çocuklar Bobo Doll’a aynı şekilde şiddet
içeren davranışlarda bulunuyorken, Sonuçta cezalandırmayı gören çocuklar
arasında şiddet davranışı daha az oluyor.
Bulunduğumuz ortamlar, gördüğümüz rol modeller
davranışlarımızı ve karakterlerimizi şekillendiriyor.
Şu anda sokaklarda hırsız polisçilik oynayarak büyüyenlerin
yönettiği bir ülkede yaşıyoruz. Sonuçlar malum.
90 lı yıllarda TV deki toplumsal olayları izleyip,
oyunlarında öğrenci döven, naif kahraman Süper Mario oynayan nesiller
üniversite sıralarında. Ya şimdiki zombilerin, yaratıkların öldürüldüğü,
kan ve şiddetin oyun sonunda puan alarak ödüllendirildiği oyunlar. Terörist
öldürmeyle başlayıp iyi adam öldürmeye evrilen oyunları oynayan nesiller nasıl
bir gelecek inşa edecekler?